Amerikan Senatörlerin bir kaçının imzası ile Biden'a gönderilen Türkiye aleyhtarı mektup, yeni dönemde Türkiye - Amerika ilişkilerinin nasıl şekillendirilmek istendiğini ve isteyenlerin de hangi ekibi temsil ettikleri anlaşılıyor.
Hiç kuşkusuz Biden'a yönlendirilen bu mektubun, Biden ve ekibi ile de alakası vardır. Tabii ki gelir gelmez, zemin oluşturma gayretinin de ileriye yönelik, nasıl adımlar zincirinin atılacağına dair de bize işaret vermekte.
Tabii ki Amerika - Türkiye ilişkilerinin önemi, hatta Biden bilgi sahibidir ve kuşkusuz iki devletin birebir görüşmelere başlayacağı da açıktır. Muhtemeldir ki, önümüzdeki günlerde üst düzey görüşmelerin başlangıcına şahitlik edeceğiz.
Lakin burada süreci etkilemek isteyen ekipleri göz ardı edemeyiz.
Bir tarafta tabii ki kuyruk acısı ile tutuşup yanan FETÖ firarileri söz konusudur. Diğer tarafta bu ekibi hep kullanan Amerikan derin yapısı ile içli dışlı olan çeteler söz konusudur. Bir tarafta küresel hakimiyet için yeniden devreye girmek isteyen küresel finans kapitali, diğer tarafta halen aklıselimle ilişkilerin geleceğini düşünen Amerikan aklıselim zemini.
Tabii ki seçilmeden önceki beyanların hepsini yürürlüğe sokamayacağını bilen, yaşlı biri var karşımızda! Yani Biden bunu bilecek kadar tecrübeye sahiptir. Lakin hiç kuşkusuz Türkiye'yi zorlamaya devam edileceğini tahmin etmek zor değildir.
Rusya - Türkiye ilişkileri üzerinden ciddi baskı alınacağı açıktır. S-400, her fırsatta dayatma konusu olarak karşımıza artık çıkmaktadır.
Dikkat ederseniz anlaşılıyor ki, Türkiye üzerine kullanan tüm konularla Rusya üzerine işlenen tüm konular arasında bir paralellik söz konusudur.
Osman Kavala veya Demirtaş burada, Navalny Rusya'da!
İçişlerine, hukukun işleyişine, yargı ve mahkeme konularına müdahale üzerinden sindirme süreci ile karşı karşıya kaldığımızı görmemiz lazım.
Süreç zordur hiç kuşkusuz.
Hatta burada giderek denge için yeni ilişki ağlarının oluşturulması şarttır.
Rusya ile Türkiye ilişkilerini bükmeye gayret edecekler.
Oysa istenen şey, tek başına ABD ile herkesin ayrı ayrı ilişkiler ağının iyi olmasıdır. Yani ABD, yeni dönemde karşısında aralarında anlaşmaları olan, anlaşabilen, çözüm üreten paydaşlar görmek istemiyor.
Yani Türkiye'ye "Rusya ile aranıza mesafe koyun" derken, kendisi herkesle istediği ilişkileri kurgulamakta özgür duruyor.
Tabii Türkiye ve Rusya faktörü, yani ilişkilerinin iyiye doğru evirilmesi faktörü, giderek fazlasıyla küresel finans kapitalini endişelendiriyor.
Çünkü sindirmek istediği durumlara karşı koyacak paydaşların olması ve bu paydaşların anlaşabilmesi genelde Amerika'nın yeni yapısının karşı koyacağı durumdur.
Tabii ki Rusya - Türkiye arasında anlaşılması mümkün olmayan yeterince konular vardır. Hatta başkaları arasında bu uyuşmazlık olsa idi, anlaşacak madde bulunamazdı. Lakin Türkiye - Rusya ilişkilerinde önemli olan şey, tarafların birbirine duyduğu güven ve bu güveni oluşturacak sözünün sahibi liderlerin varlığıdır. Ayrıca diplomasinin çalışmasını gösteren ciddi başarı sayfasıdır, bu ilişkiler ağı. Biden Amerika'sının karşı koymak istediği budur. "Anlaşamayın" diyor. "Gerekirse biz hangi konuda anlaşıp anlaşamayacağınızı belirleriz" diyor. İşte "yeni süreç" dedikleri şey, "döndük" dedikleri konu budur. Elbette Erdoğan Türkiye'si ile zorlanacakları açıktır. Bizi zorlayacakları kadar Amerika'nın da zorlanacağını da bir tarafta not edelim. Erdoğan Türkiye'si, kolay Türkiye değildir. Kendi milli çıkarlarını kimse ile pazarlık konusu yapmayacağını biliyorlar. Lakin şunu da biliyorlar. Erdoğan en pragmatik, rasyonel ve gerçekçi siyaset inşasında usta isimdir. Ve biliyorlar, bu çıkmazı; Erdoğan'ın siyaset yapma anlayışı ve daha ziyade çözüm üretme kabiliyeti kurtarabilecektir. Amerika'dakiler mektuplarla yeni süreç süslemeye gayret etse de, Erdoğan faktörünün dayatmalara değil, anlaşmalara değer vereceğini anlamaktalar.