Yıllar önce Zbignev Bjeziski “eğer Rusya İmperyasının çöküşünü istiyorsanız, Ukrayna’yı onun elinden almalısınız” demişti. Bugün Ukrayna’daki olaylara aslında bu teori içerisinde bakmak gerekiyor.
Ukrayna’daki olayların esas taraflarının Rusya ve ABD olduğunu artık herkes bilmektedir. ABD aslında bu olaylara Avrupa’yı da katarak hem Ukrayna’daki politikalarına desteğini artırdı hem de Avrupa ile Rusya’nın ilişkilerinin bozulmasını hedefledi.
Rusya açısından bakıldığında ise Ukrayna’daki başarısızlık söz konusu olursa bu Rusya’nın çöküşünün başlangıcı anlamına gelecektir. Sınırlarına yaklaşan NATO felsefesinin Ukrayna’yı devlet gibi değil sadece arazi olarak gördüğü de bir gerçekliktir artık.
Ukrayna artık 3 parçaya bölünmüş durumdadır. Paraşenko liderliğinde Kiev merkezli Kolomoyski liderliğinde Dnepropetrovsk merkezli ve Rusya yönlü Dnepropetrovs merkezli parçalar. Yahudi asıllı Kolomoyski sadece gubernatoru olduğu Dnepropetrovsk’ta değil Ukrayna’nın tamamında parasal olarak söz sahibidir. Açtığı banka üzerinden Ukrayna’nın çeşitli bölgelerinde mal mülk edinmiştir.
Acı bir hakikat ki; Ukrayna bir devlet olarak dünyayı yöneten güçlerin strateji menfaatleri nedeniyle yok olma arefesindedir.
***
ABD Rusya sınırlarına NATO bayrağı ile yerleşmek istiyor. Tek renkli dünyayı hedefleyen ABD için kendi kurallarını kurgulayan Rusya arzu edilmezdir. Ukrayna’yı sadece arazi olarak gören ABD için Ukrayna’nın verimli toprakları da önemli ekonomik menfaatdir.
Rusya’ya gelince, Putin bekleme modunda. Gözüken odur ki; gelişmelere anlık reaksiyon vermeme kararı almış. Ukrayna’daki savaşın bitmesi için de esas kararın Rusya’ya bağlı olduğu aşikardır. Lakin Putin kendi imajı için de Ukrayna’da herhangi bir gerilemeyi arzu etmiyor. Ukrayna’da başarısız olursa, eski sovyet cumhuriyetlerinde varolan “güçlü Rusya korkusu” kökten çözülmüş olacağının da farkındadır. Dolayısı ile Ukrayna meselesi hangi taraftan bakarsak bakalım Rusya için hayati anlam taşıyor. Batı Rusya’nın uluslararası projelerini engelleyen yaptırımlarla Putin’i destekleyen Rusyalı işadamlarının banka hesaplarına el koyarak da Rusya’ya baskını artırmaktadır. Lakin bu Rusya’yı durduracak nitelikte değil. Avrupa Rusya ile her ne kadar sertleşse de, sonuçta ilişkileri kökten bozacak duruş sergilemiyor.
Ukrayna’daki alınacak sonuca göre Rusya’nın gelecek stratejileri etkilenecektir. Rusya üslubunu bile değiştirmiş gözüküyor. Biraz sert, biraz kaba siyaset üslubunu, daha ılımlı stratejilere değişmiş Putin, Batı’yla bu anlamda siyaset oyunu oynamaktadır.
Kendi menfaatlerini garanti altına alıncaya kadar ise Ukrayna’nın içerisinde çatışmalar devam edecektir.
Rusya yanlısı güçlerin durmayacağı, bu duruma sadece Putin isterse son verileceğinin farkında olan ABD, Ukrayna içerisine tam hakim olamadığı için fazla ileri gidemiyor. Gerçi Ukrayna’nın bir devlet olarak yok olmasından daha fazla ne olabilir ki!
Ukrayna’nın bu duruma sürüklenmesinde ABD ve Rusya’nın gayretleri tarihe geçecektir elbette. Sonuç ne olursa olsun, Ukrayna’nın devlet bütünlüğünü ortadan kaldıran ABD ve Rusya politikaları diğer devletler için de anlamlı dersin çıkartılmasına hizmet ediyor. Rusya’nın Ukrayna’daki duruşu, Kırım’ın göz göre göre Rusya’ya geçmesi eski Sovyet devletlerinin gözünü korkutan esas olaylardan oldu. ABD bu korkunun kendi menfaatlerini de etkileyeceğini hesaplamaktadır. Rusya korkusunun, ABD politikalarını da etkiliyor. Eski sovyet coğrafyasında tam hakimiyet kuramayan ABD, bunun Rusya durdukça mümkün olmadığının farkındadır.
Bu anlamda Ukrayna’nın kaderi Avrasya coğrafyasında tüm dengeleri değiştirecektir. Sonucun kimin lehinde kimin alehinde biteceğini ve ABD mi Rusya mı kazanacak sorusunun da yanıtını zaman gösterecektir elbette. Umarım zaman bu soruya yanıt verirken, Ukrayna isimli bir devlet tarih sahnesinden silinmemiş olsun! Zira toprakları paramparça olmuş ve bu vahim duruma el koyamayan bir devlet, her şey bitmeden en önemli dersini önce kendisi çıkartmalıdır.