FETÖ davasından tutuklu ABD’li papaz Andrew Brunson, ABD-Türkiye ilişkilerinde ‘sorunlar’ listesinde yeniden bir numaraya yükseldi.
Konunun anlaşılmasına biraz katkı vereyim.
Biraz geriye gidelim.
- Geçen yıl ABD ve Türkiye arasında gerginlik yaratan üç konuda bilgi alışverişi ve müzakere için üç teknik komite oluşturulmuştu: Suriye, Irak ve ‘adli konular’…
- İlk iki konuda ABD ile -henüz güven verici aşamada olmasa da- mesafe alındı.
- ‘Adli konular’a ilişkin üçüncü komitenin başlıkları ise şunlardı: FETÖ’nün ABD’deki varlığı; Türkiye’de ABD temsilciliklerinde çalışan FETÖ unsurlarının tutuklanması; İzmir’de FETÖ’den tutuklu papaz Brunson davası ve -açıkça deklare edilmese de- New York’ta Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla davası.
Bu alanda henüz bir ilerleme sağlanamadı.
- Seçimden 5 gün sonra 29 Haziran’da ABD’li iki senatör Lindsey Graham ve Jeanne Shaheen Ankara’ya gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi.
Graham, önemli bir senatör; ABD Senatosu’nun Ordu, Bütçe ve Adalet Komisyonlarında görevli.
Senatörler Brunson’u da cezaevinde ziyaret ettiler.
Graham’ın yaptığı açıklamalardan, Erdoğan’la görüşmelerinde istediklerini alamadıklarını öğrendik. Zira Graham, “Brunson bırakılmadığı sürece ABD-Türkiye ilişkileri daha iyi olmayacak” dedi.
- Geçen hafta da Washington’dan bir heyet, ABD-Türkiye ilişkilerinde gerginlik yaratan konuları görüşmek üzere Ankara’ya geldi.
Görüşmelere ilişkin bir açıklama yapılmadı.
- Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO zirvesinde bir araya geldiği ABD Başkanı Donald Trump’la, bir de telefon görüşmesi yaptı. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, NATO, Suriye, Münbiç mutabakatı gibi konuların ele alındığını belirtirken, bir konu cümle içinde geçirildi: “Türkiye-ABD arasındaki adli konulara da değinilen telefon görüşmesinde, iki lider ikili işbirliğini her alanda daha da geliştirme kararlılıklarını teyit etmişlerdir.”
O gün katıldığım TV yayınlarında, ‘adli konulara’ ilişkin bu cümleye dikkat çekmiştim.
Zira Brunson davasında duruşma günü gelmişti.
- Duruşma Çarşamba günü yapıldı, Brunson’un tutukluluğunun devamına karar verildi.
- Ardından Trump’ın tweet’i geldi: “Türkiye'nin saygın bir Amerikalı papaz Andrew Brunson'u serbest bırakmaması tam bir utanç. Çok uzun süre rehin kaldı. Erdogan, bu harika Hristiyan, koca ve babayı serbest bırakmak için bir şeyler yapmalı.”
- Dışişleri Bakanlığı, komite ziyaretinde yapmadığı açıklamayı bu tweet’in ardından yaptı: “Türkiye ile ABD arasında yapılan toplantıda, FETÖ konusunda ABD'nin artık Türkiye’yi oyalamaması gerektiğinin altını çizdik.”
Tablo netleşti:
ABD’liler, Suriye ve Irak’ta varılan uzlaşmaların, Hakan Atilla’ya verilen -onlara göre- ‘düşük’ cezanın ‘yeterli’ sayılmasını; karşılığında Brunson’un serbest bırakılmasını; FETÖ konusunun ise ayrı tutulmasını beklediler.
Türkiye de ‘adli konuları’ terörle mücadele ve siyasi konulardan ‘ayrı’ tuttu!..
Gelişmeleri, “İki ülkenin adli konularda da karşılıklı adımlar atması gerekiyor” diye anladım.
Trump'ın, Brunson için ‘tutuklu’ yerine ‘rehin’ ifadesini kullanması da enteresan. Zira; karanlık işleri için kullandığı FETÖ’yü teslim etmemek için Rıza Zarrab ve Hakan Atilla’yı ‘rehin’ alan ABD, Türkiye’nin de ‘misliyle mukabele’ ettiğini düşünüyor.
Üçüncü komitenin çalışmaları sürecek…
***
Dün, FETÖ’den aranan işadamı Akın İpek'e Londra'da ev hapsi verildiği ve pasaportuna da el konulduğu haberi geldi.
İngiliz makamlarının bu kararı Türkiye'nin iade tabe üzerinevermiş olacak.
FETÖ’nün korunduğu ülkelerdeki elemanlarına verilen mesaj net...
Benzerini son zamanlarda Almanya’da görmeye başladığımızı yazmıştım.
(http://www.star.com.tr/yazar/almanyadan-feto-mesaji-yazi-1365143/)
FETÖ’cülere barınacak yer kalmıyor.
Darısı ABD’nin başına…