Türkiye şu anda sağduyu, temkin, denge ve samimiyet adına en yapıcı çizgiyi temsil ediyor.
Türkiye'nin taraflara güven veren yaklaşımı/duruşu, barış adına öne çıkmaya başladı.
Önce Antalya'da Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu ile iki ülkenin Dışişleri Bakanları bir araya geldi.
Dün de Çavuşoğlu Moskova'da mevkidaşı ile görüştü. Bugün de Ukrayna'da.
Türkiye savaşı durdurabilir mi?
Elbette çok zor.
Çünkü Ukrayna üzerinde NATO ve Rusya, birikmiş hesapları görüyorlar.
Bir barış anlaşması yapılsa bile küresel sistemde eski dengeler bir daha asla kurulamayacak.
Ama Türkiye'nin barış çabaları unutulmayacak.
Unutulmayacak çünkü bir savaş ortamında her iki tarafa güven verebilen tek ülke şu anda Türkiye.
Yeni dönemde yıldızı parlayan bir Türkiye var.
Dikkati çeken nedir?
Bölgemizdeki problemlerde Batı ve Rusya, Türkiye'nin güçlenmemesi için öteden beri uğraşıyor.
ABD/NATO bunu açıktan yaptı. Rusya ise verdiği pek çok sözü tutmadığı için Suriye'de meseleleri sallantıda bıraktı.
ABD, bize karşı müttefikliğe sığmayan ikiyüzlü ve düşmanca bir politika güdüyor.
NATO, Suriye'nin kuzeyinden gelen saldırılara rağmen hava savunma sistemi Patriotları söküp götürdü. Türkiye Rusya'dan S-400'leri aldı. Yeni bir düşmanlık için Washgton bunu da gerekçe yaptı. Biden, içerdeki elemanlarına S-440'ler aleyhinde kampanya yapmaları için işaret vermiş oldu. Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında bunları söküp iade etmeyi bile vaat etti. Ha keza Meral Akşener, "Türkiye, Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı, kendisini kırılgan hale getiren S-400'lerden acilen kurtulmalı" diye buyurdu.
ABD, Suriye'de bir terör devleti kurulması için PKK'ya (PYD/YPG) 50 bin den fazla TIR'la silah verdi.
Yine ABD, 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminin elebaşı Fetullah Gülen'i himaye etmeye devam ediyor.
Keza Almanya, Yunanistan, Hollanda başta Avrupa ülkeleri, FETÖ firari için bir sığınak oldu. Avrupa'da organize olan ihanet şebekesi, devletten kaçırdıkları istihbarî bilgileri de kullanarak her türlü fitne, fesat için çalışıyor.
FETÖ elebaşı önce "Haçlı'nın ülkenizi işgal etmesi kötü değildir" dedi son olarak da "Yunanistan, Almanya, İngiltere sizin kardeşleriniz" bile dedi.
Ancak, Türkiye'nin önlemez yükselişi, kendi savunma sanayindeki artan gücü, bilhassa insansız hava/deniz/kara araçlarındaki başarısı bambaşka bir Türkiye'yi anlatmaya başladı.
Antalya'daki toplantı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikili görüşmeleri, Ankara'ya gelen başbakan ve devlet başkanlarının temasları, bu bambaşka Türkiye fotoğrafını dünyanın dikkatini çekecek kadar büyüttü.
Kısaca "eski Türkiye yok artık" gerçeğini dosta, düşmana kabul ettirmeye başladık.
Bu gerçek, Türkiye'nin PKK ve FETÖ ile mücadelesinde bize daha büyük mevziler/başarılar kazandıracaktır.
Bugün PKK'yı ve FETÖ'yü bize karşı hala kullanmayı sürdürenler, bundan böyle yeniden düşüneceklerdir.
Batı için artık soru şudur:
Muhalefeti kullanarak iç siyasi çekişmelerle ve dışarıdan baskılarla, zaafları üzerine gidilen bir Türkiye mi?
Yoksa bölgesinde tam bir denge unsuru olan, bölge ve dünya barışı için vazgeçilmez olan, güven veren güçlü bir Türkiye mi?
Doğru olanı yapar, ikinci şıkkı tercih ederlerse ne olacağını tahmin edebiliriz.
İç siyasetteki Batı projeleri çökecek, Türkiye Haziran 2023 seçimlerine huzur içinde girecektir.
PKK ve FETÖ'nün hüsran ve yıkım süreci başlayacaktır.
Belki de ABD, FETÖ elebaşının iadesi yerine ölümünü bekleyecektir.