ABD’nin bir taraftan Orta Doğu’da askeri sevkiyat kararı, diğer taraftan Yunanistan limanına neredeyse 500 araç askeri malzeme indirmesi, bölgesel yeni hamle ile karşı karşıya olduğumuzun ispatı gibi durmaktadır.
Anlaşılan Akdeniz’deki İsrail-Yunanistan-Mısır troykasının hâkimiyet kurmak istedikleri konunun esas kahramanı, ABD’nin ta kendisidir.
İsrail’in Akdeniz’e hâkimiyet kurması Türkiye’yi gözetleme veya Türk ordusunun bölgedeki hareket alanını kontrol altına alma gayretini, uzun zamandan beridir anlamaktayız! İsrail’in; coğrafyadaki tek hâkimiyet olma çabası, bunu yaparken körfez ülkeleri yöneticilerini yanına alma kabiliyeti, üstüne İran’a yönelik yaygın ve kibir dolu yok etme çabası, tüm taşları yerine oturtmuş durumda!
Evet, ABD Akdeniz’de yeni kurgu kurmakta. İsrail merkezli bu kurguda, Türkiye’yi görmek istememekteler. Karadeniz’deki abluka hamlelerine Akdeniz’i de eklersek, denizlere sadece ülke yönetimleri ile devam ettirecekleri aşikârdır.
İşte Ukrayna bu nedenle önemlidir, hep demekteyim! Ukrayna’daki tüm demokratik çerçeve, görkemli hamlelerin bir altına baktığımızda önümüzdeki, karşımıza büyük güçlerin ve büyük savaşlarının esas gayeleri görülmektedir.
Şimdi mesele “kim, hangi büyük güçten yana tavır sergileyecek” sorusuna cevaptır. ABD ve Rusya’nın; Ukrayna, Suriye veya Gürcistan ve Polonya, Macaristan gibi ülkeler üzerinden yapacakları kolaydır. Körfez ülkeleri üzerinden İsrail’in hamleleri gibi yani! Lakin bölgenin önemli devletlerinin varlığı, Türkiye ve İran gibi meselenin içeriğini farklı yöne çekmektedir. “İsrail’in neden, Türkiye ve İran üzerine inşa ettiği görünür ve sinsi hamleleri vardır” sorusunu, buradan anlamamız lazım. Devlet gibi devlet olan sadece iki devlet söz konusudur. Ve şimdilik İran’a yönelik görünürde güya “demokratik hak hukuk kavgasının” esas gayesinin, İran’ı devlet olarak ortadan kaldırıp, İsrail’e yeni alan açma niyeti olduğunu göz ardı edemeyiz. Türkiye’yi Akdeniz’de bypass etme gayreti de, denizlere hâkimiyet konusunda tek güç olarak İsrail üzerinden yeni kurgu inşası olduğu da aşikârdır!
Tam da bu nedenle, S-400’lerin anlamı net gözükmektedir. Bu kadar ısrarlı ve kibirli inkâr politikalarının da altında yatan niyet ise, Akdeniz’deki yeni kurguda Türkiye üzerine inşa edilmek istenen yeni hamlelerin önünün açılması istendiği ortadadır. İran’a yönelik tüm hamleleri ciddi olarak yorumlamamız lazım! Ukrayna üzerinden ülkenin parçalanmasına kadar giden süreci, iyi analiz ederek okumamız lazım. Görüneni ayrı, gerçeği ayrıca analiz etmek şart! Çünkü tüm kurgular görünenle gerçek arasındaki ince hakikatte saklı. İran’a yönelik tüm argümanları ve bu argümanları kimlerin kullandığını iyice analiz etmeliyiz. Ekonomik olarak ülkedeki gerçeklikleri harekete geçirirken, bu ekonomik duruma iten esas tarafın, ABD ve ittifakı olduğunu görmek şarttır! Şimdi bu durumda, alınırsa ekonomik şartlar üzerinden, alınmazsa etnik kimlikler üzerinden bir şeylerin yapılması istendiği ortadadır.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısının Körfez ülkelerine ziyarette bulunması şunu da göstermekte. İran bölgesel sorunlarını çözmek istiyor ve bu durumda çok doğru hamle yapmakta.
Türkiye çevresine Akdeniz üzerinden yeni durum inşa edilmesi, açıktan niyetleri ortaya çıkarmış gözüküyor. Bir zamanlar bunları yazarken, yazan herkese komplo teorisi üzerinden küçümseyenlerin, şimdiki durumdaki gerçeklere yazacakları analizleri açıkçası merakla bekliyorum.
Evet, İsrail şimdilik tarihinin en rahat döneminin pervazsız politikalarını üretmekte! Rusya’nın mesafeli duruşu da açıkçası tedirgin edicidir. Lakin burada oyunu bozacak adımların, hedef haline getirilen İran gibi devletlerin stratejileri olacağı da açıktır.
ABD ile iyi ilişkiler konusunda istekli olmak iyidir ama “iyi ilişkiler hangi çıkarlarımızdan vazgeçmemizle mümkün olacak” sorusu, benim için esas sorudur!