Yukarıdaki başlık iddialı gelebilir ama gerçek bu. Üstelik bu tür lafları edenler Batılıların kendisi. Çünkü Suriye’de yaşanan gelişmeler her şeyi özetlemeye yetiyor da artıyor bile. Suriye’de eli kanlı Esad yüzünden 300 binin üzerinde masum insan hayatını kaybetti. ABD müdahale edeceğini açıklamıştı ama sözünü tutmadı. Bu yüzden eski Savunma Bakanı Chuck Hagel görevinden istifa etti.
Suriye o günden beri turnusol kağıdı işlevi gördü. DAEŞ’in ortaya çıkması birçok dengeyi değiştirdi. Esad gitmiş olsa bugün çok başka şeyi konuşacaktık. Esad rejiminin en büyük destekçisi hiç şüphesiz Rusya. ABD’nin ağır ambargosunda ekonomik olarak ciddi sıkıntı yaşayan Putin bir çıkış yolu arıyordu. O yolu da buldu: DAEŞ mevzilerini bombalayacağım diye ABD’nin desteklediği Suriyeli muhalifleri vurdu. Esad’ı destekliyorum diye bir gövde gösterisi deniyor. Böylece Putin içeride bütün dikkatleri Suriye’ye kaydırdı.
Türkiye’nin hava sahasını iki kere ihlal eden Rusya, yanına İran’ı da çekmeye çalışıyor. Hem ekonomik sıkıntıları unutmak hem de Sevil Nuriyeva’nın dediği gibi Ukrayna meselesiyle birlikte düştüğü durumu toparlamak istiyor. Eğer Esad giderse Akdeniz’de gücünün gideceğini, buraların ABD’ye kalacağını görüyor Putin. Denizden denize açılmak için her yolu deneyen ve Rusya’nın büyük ticari ortağı Çin de J-15 uçaklarıyla Rus hava bombardımanlarına Irak Takaddum Üssü ve Tartus açıklarındaki Liaoning Uçak Gemisi’nden havalanarak Rus saldırılarına destek vereceğini açıkladı.
Rusya tehlikeli bir oyun oynuyor. Bu politikasıyla ABD’nin Şii Hilali politikasıyla devreye sokmak istediği İran’ı da etkiliyor. Esad’ın bir diğer destekçisi İran bu durumdan kaçamayacak gibi. Rusya’nın Suriye meselesinde Türk hava sahasını ihlale etmesi Türkiye’ye olduğu kadar ABD’ye de bir mesaj. Yani NATO’ya ayar vermeye çalışıyor Rusya. Ama işi çok zor. Ekonomik anlamda sıkı ilişkiler içinde olduğu Türkiye’yi yanından uzaklaştırması akıl alır iş değil. Rus devlet kanallarında PKK’lı teröristlerin özgürlük savaşçısı olarak gösterilmesi de ayrıca tuhaf.
Hem Putin’in bu hamlesi hem mülteci sorununun Batı’yı sıkıntıya sokması hem de DAEŞ’li teröristlerin Avrupa’ya geçme ihtimali Türkiye’nin önemini bir kere daha ortaya koydu. Hemen altını çizelim: Türkiye bir süper güç değil. Ama bölgesel güç olarak bu coğrafyada ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın Türkiye’siz hiçbir şey yapılamaz. Bunu en iyi ABD biliyor. Mültecilerin kapılarına dayanmasıyla AB ülkeleri de gerçeği gördüler. Geldiğimiz durum itibariyle ABD, AB ve Rusya Türkiye’ye -haliyle Erdoğan’a -büyük ihtiyaç duyuyorlar.
Son yıllarda Erdoğan’ı indirmek için içeriden dışarıdan çok şey yapıldı. Batı medyasında Türkiye ve Erdoğan aleyhine binlerce yazı yayınlandı. Ama ne oldu? Başaramadılar. Suriye politikasında duvara toslayan Batı şimdi bu durumu düzeltmenin peşinde. Erdoğan’a niçin her zamankinden daha fazla ihtiyaçları olduğunu da üç gün önce Guardian gazetesinden Simon Tisdall yazdı. “Europe Needs Erdoğan (Avrupa’nın Türkiye’ye İhtiyacı Var)” yazısında Tisdall, Batı’da sıkça çıkan bildik Erdoğan hakkındaki algı operasyonu lafları sıralıyor. Ama birkaç cümle var ki, her şeyi anlatıyor: “Refusals to play to Washington’s and NATO’s tune. (Washington ve NATO’yla birlikte hareket etmeyi reddeden.” Türkiye’nin NATO’ya göre değil kendi çıkarına göre hareket ettiğini Batı da görüyor. Onların her dediğini yapmayan, kendi doğrularının peşinden giden bir Türkiye var.
Tisdall’un altını çizdiği gibi DAEŞ tehdidi ortadayken, mülteci krizi AB üyesi ülkelerin elini kolunu bağlarken istese de istemese de Türkiye’siz işlerin yürümeyeceği görülüyor. Evet, Türkiye’ye bayıldıkları söylenemez ama Türkiye’ye ve Erdoğan’a muhtaçlar. Dün Erdoğan’ın AB yetkilileriyle yaptığı görüşmede 4 madde üzerinde uzlaşmaya varıldı. Tabii bu dört maddede değişiklik olabilir. 6 dev mülteci kampı, Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden geçiş yapan mültecilerin yolunu kapatması, Ege’de Türk-Yunan işbirliği ve Türkiye’nin yükünün azaltılması için 500 bin mültecinin güvenli bir güzergah üzerinden AB ülkelerine geçmesi.
Tisdall’ın dediği gibi zaman çabuk değişiyor. En çok da bizim coğrafyada. Şimdi Avrupa düşünsün. Ağzınıza gelen her lafı söylediğiniz Erdoğan sizi DAEŞ, mülteci krizi gibi konularda kurtarsın istiyorsunuz. Merak etmeyin Erdoğan merhametlidir, size de yardım elini uzatır.