ABD 100 gazeteciyi aileleriyle birlikte Kabil'de bıraktı
2 Eylül 2021 Perşembe
Washington Post yazarı ve CNN İnt yorumcusu Amerikalı siyasi analist Josh Rogin'in çok sarsıcı bir yazısı vardı dün... "Amerika'nın geride bıraktığı gazeteciler" başlıklı yazıda Rogin şöyle diyordu;
"... Artık ABD birliklerinin Afganistan'dan çekilmesi tamamlandığına göre, Amerikalıları ve onların Afganistan'daki müttefiklerinin hikayelerine daha yakından bakabiliriz.. En trajik örneklerden biri, Biden yönetiminin, hükümet destekli 100'den fazla gazeteciyi ve ailelerini, üç hafta cehennemde beklettikten sonra nasıl geride bıraktığının hikayesidir..." Detayını vereceğim yazının.. Fakat dikkat edin diyor ki Josh Rogin, Afganistan'da ABD, 100'den fazla gazetecisini aileleriyle birlikte bıraktı.. Hem de Taliban'ın Kabil'de yönetimi ele geçirmesinin ardından yaşanan 3 haftalık kaosun ardından..
**
Değerli dostlar, Rogin'in yazısından öğreniyoruz ki orada Amerika tarafından doğrudan fonlanan yüzlerce gazeteci varmış.. Çatı örgütü 'ABD Küresel Medya Ajansı'.. Bütçesi kongreden çıkıyor.. Bu ajansa bağlı olarak çalışan yüzlerce gazeteci arasında; Amerika'nın Sesi (VOA) gibi devlete bağlı olanlar da var.. Radio Free Europe/Radio LIberty (RFE/RL) gibi hibe alan yayın kuruluşları da.. Meğer sadece son beş yılda RFE/RL çalışanı dört gazeteci, terör saldırılarına kurban gitmiş.. Can güvenlikleri de yok yani.. VOA kendi personelini tahliye edebildi.. Peki fon ya da hibe alan RFE/RL gibi kuruluşlarda çalışanlar?..
**
ABD, buradaki kendi adamlarına olduğu gibi kendisi için çalışan yerli işbirlikçilerine de 31 Ağustos'a kadar tahliye sözü vermişti.. Hatta bu tahliyeyi kolaylaştırabilmek adına birlikte çalıştıklarının tam listesini de Taliban'la paylaşmışlardı.. 31 Ağustos geldi geçti.. ABD son askerini aldı, diplomatik temsilciliğinin de kapısına kilidi vurdu ve gitti.. Şimdi o insanlar Afganistan'da giden son uçağın arkasından mendil sallıyor.. Evet yanlış anlamadınız.. tam 100 ABD işbirlikçisi gazeteci, aileleriyle birlikte Afganistan'da bırakılmış durumda.. Üstelik Biden da canlı yayında itiraf etti ki, o kişilerin ve ailelerinin listeleri Taliban'la paylaşılmış.. Halen Taliban'ın elinde güvende mi yoksa DEAŞ Horasan'ın eline geçti mi, bilinmiyor.. Ha bugün, ha yarın diyerek üç hafta boyunca havaalanında sabahlayanlar arasında işte o ABD'ye çalışan fonlu gazeteciler de vardı.. Ve ABD arkasına bile bakmadan gitti..
Hatırlayın Amerikan kargo uçağının tekerleklerinden düşen insanları.. Ya ne yapsalardı?.. Ölüm ile ölüm arasında kaldılar.. Kabil'de kalarak değil gitmeye çalışarak ölmeyi tercih ettiler..
**
ABD'de bugünlerde bu konu yüksek perdeden tartışılıyor.. Başından beri tahliyeleri organize etmeye çalışan Demokrat Partili Maryland senatörü Ben Cardin, bu insanların geride bırakılmasının Amerika için cesaret kırıcı bir iş olduğunu söylüyor.. "... Afgan müttefiklerimiz, yirmi yılı aşkın bir süredir yaptıkları iyi işler için şu anda en çok tehlikede olan insanlar arasında. Acilen onları emniyete almanın bir yolunu bulmalıyız.."
**
Ne hazin değil mi?.. Giden son uçağın arkasından bakan o gazeteciler, kim bilir daha düne kadar ne düşünüyorlardı?... Kendilerini ABD'nin bölgede çalışan uzmanları gibi görüyorlardı belki de. Bunun için kim bilir hangi arkadaşlarıyla, belki de aileleriyle hatta kendi çocukluklarıyla, gençlikleriyle çatıştılar.. Hain damgası yediler.. İşgalcilerle işbirliği içinde oldukları için her saat her dakika tehdit altındaydılar.. Şimdi çırılçıplak ve yapayalnızlar.. Fondaş gazetecileri bekleyen son..