Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın çekilme vakti geldi mi? Birçokları geldiğini düşünüyor fakat seksen yaşındaki başkan sık sık emekli olacağını öne sürse de, Ramallah’ın dümeninde kalmaya devam ediyor.
Sorun, Abbas’ın Washington’u kızdırma korkusuyla İsraillilere karşı koyamaması. Bu, başında bulunduğu Filistin Otoritesi’nin artık Filistin halkını gerçekten temsil etmediği anlamına geliyor.
ABD seçimleri yaklaşırken Başkan Obama, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve beraberinde Amerika’daki güçlü İsrail lobisini kızdırma riskini alamaz. Filistinliler’in böylesi hassas bir dönemde sorun çıkarmalarını da istemiyor. Yardım konusunda şimdilik Başkan Abbas’a güvenebiliyor.
Obama, barış sürecinin durağan olduğunu itiraf etmektense, İsrail’i memnun etmek için olayların gelişir gibi göründüğü fakat aslında hiçbir şeyin olmadığı bir senaryoyu tercih ederdi. Geçtiğimiz haftadan beri olan tam da bu.
***
Geçen hafta, Filistin Otoritesi’nden üç kişilik bir delegasyon, Başkan Abbas’tan bir mektup iletmek üzere Kudüs’e gitti. Mektup, Filistinliler’in barış sürecini tekrar başlatma konusundaki isteklerini ve ön şartlarını ortaya koyuyordu.
Filistin Devlet Başkanı’na yakın kaynaklara göre, mektup ABD’nin baskısı ile en az beş kez baştan yazılmıştı. Mektuptan çıkarılan en önemli konu, Netanyahu’nun tüm önemli meseleler konusundaki ısrarcı olduğu ve Filistinliler’in herhangi bir ön şart olmadan görüşmelere devam etme isteğini protesto etmek amacıyla, Filistin Otoritesi’ni dağıtma ve İsrail ile güvenlik koordinasyonunu sona erdirme tehdidiydi.
Üç çift el yardımıyla Kudüs’e ulaşan mektupta yeni hiçbir şey yoktu. Filistinliler’in, yerleşimlerin durdurulması ve İsrail’in Filistin devletinin sınırları olarak 1967 öncesi sınırları temel alması taleplerini tekrarlıyordu. Aslında mektubun son halinde, “üzerinde karşılıklı anlaşmaya varılan değişiklikler”in yapılabileceğine dair bir taviz bile ima ediliyordu.
Amerikan meslektaşı gibi Başkan Abbas da barış sürecinde meşgul görünme sanatını, bir netice getirmeyen mektuplar yazarak mükemmelleştiriyor. Kendi durumu güvenli olmanın çok ötesinde; birçok Filistinli açıkça istifa etmesini haykırıyor ve Netanyahu’dan hesap soramadığı için, dünya sahnesindeki güvenilirliği zarar görmüş durumda.
Filistin Başbakanı Selam Fayyad, Kudüs delegasyonunun başında bulunacaktı fakat son anda iş arkadaşlarına mektup konusunda “çekinceleri” olduğunu ve mektubun Filistin halkı tarafından nasıl algılanacağı konusunda endişe duyduğunu söyleyerek bu görevden vazgeçti. Kaynaklara göre Fayyad ve Abbas arasında genişlemekte olan ve Hamas ile de uzlaşmayı başaramamış Filistin Otoritesi’ni daha da zayıflatan bir uçurum var.
Abbas, Filistin Otoritesi’nin oluşturulmasına önayak olan ve beş yıl içinde Filistin Devleti’nin kurulmasını öngören 1993 Oslo Anlaşması’nın mimarlarından biriydi. Yaklaşık yirmi yıl sonra, Kudüs ve Batı Şeria’da iki katına çıkmış yasadışı yerleşimler yaklaşık yarım milyon İsrailli’ye ev sahipliği yapıyor. Gerçek şu ki, iki devletli çözüm Filistin Otoritesi kadar gereksiz.
Filistin Otoritesi bugünlerde o kadar az saygı uyandırıyor ki, Başkan bile İsrailliler’in tacizinden şikayetçi. Abbas, birkaç kez İsrail güvenlik güçlerinin seyahat iznini yenilemesi ile ilgili sorun yaşadı.
Filistin Otoritesi Abbas’ın liderliğinde, bağışlarla ayakta duran, 160 bin çalışanına iş sağlayan bir hayır kurumundan ancak biraz fazlasına dönüşebildi. Artık Filistin ulusunun temsilcisi olduğunu iddia edemez. Filistin Otoritesi’nin dağıtılmasını ve İsrail ile tüm güvenlik koordinasyonunun sona erdirilmesini isteyen pek çok kişi var.
İsrailliler Abbas’ın mektubuna iki hafta içinde cevap vereceklerini söylediler. Netanyahu’nun cevabı şüphesiz, daha önceki kabul edilemez talepleri tekrar edecek; Filistin’in İsrail’i Yahudiler’in ulus-devleti olarak kabul etmesi de bunlara dahil.
Bu arada İsrailliler, ne Washington’dan ne de Ramallah’dan etkili bir eleştiri gelmemesinden faydalanarak, toprakları yasadışı olarak gasp etmeye, yerleşim inşaatlarına ve insan hakları ihlallerine devam edecekler.
Şimdiki çıkmaz, zaman kazanmak isteyenler için uygun olabilir; fakat Filistin halkı için uygun değil.
Filistinliler devrimin ve adaletsizliğin, haklarının inkarı ve topraklarının çalınmasına karşı isyanın öncüleriydi. Arap dünyasında binler, yoz ve baskıcı liderlerine karşı bu kadar cesurca savaşırken, Filistinliler sessiz mi kalacaklar? Üçüncü bir isyan çok yakın.
Artık Başkan Abbas’ın gitme zamanı ve umuyoruz ki buna zorlanmadan önce görevi bırakacak haysiyeti kendisinde bulacaktır. Ayrıca umuyoruz ki siyasi kariyerini onurlu bir şekilde bitirecek ve gururla ayağa kalkıp Filistin Otoritesi’nin feshini ilan edecek.
* Bu yazı STAR Gazetesi için kaleme alınmıştır.