AB liderleri dün “mültecileri Türkiye’de tutmaları için Ankara’yı nasıl ikna ederiz” gündemiyle toplandı.
Zirve öncesi bir AB heyeti Ankara’ya geldi ve AB’nin talep ve önerilerine ilişkin taslak plan sundu. Ankara da görüşülebilecekleri, itirazlarını ve karşı önerilerini verdi. AB liderleri dün bunları da değerlendirildi.
Yeni planı Türkiye’ye sunma görevini Almanya Başbakanı Angela Merkel üstlendi. Merkel Pazar günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile İstanbul’da görüşecek.
AB kaynaklarına göre ana başlıklara bakıldığında teklifler makul:
1- Türkiye’den AB’ye gelen sığınmacıları Türkiye geri alsın.
2 - Biz de sığınmacılar için Türkiye’ye mali destek verelim.
3 - Türkiye sahil güvenliğine de destek verelim.
Ancak bu başlıkların altında yer alanlar pek iç açıcı değil.
- AB diyor ki; “Türkiye, ülkesinden AB’ye gelen sığınmacıları ‘derhal’ geri alsın; bizi geçici de olsa masrafa sokmasın. Bu göçü durdurursa ‘vize’ konusunda ‘taviz’ verebiliriz.”
Türkiye diyor ki; “AB ile Türkiye arasında, Türkiye üzerinden AB’ye geçen sığınmacıları geri almaya karşılık Türkiye vatandaşlarına vize muafiyeti tanınması anlaşması zaten masada. Yani vize konusu bir ‘taviz’ değil, anlaşmadan doğan bir yükümlülük olacak.”
- AB diyor ki; “Tam vize muafiyeti yerine Türk vatandaşlarına ‘3 aylık vizesiz AB seyahati’ verelim. Böylece Avrupa kamuoyunda ‘Türklere kapıları açtılar’ diye algılanmasın.”
Türkiye diyor ki; “Anlaşmada Türkiye sığınmacıları geri kabul konusundaki taahhütlerine uyarsa 2 yıl içinde vize muafiyeti tanınması öngörülüyor. Bu yeni bir pazarlık konusu olamaz.”
- AB diyor ki; “Türkiye’ye sınır güvenliğini artırmak ve göçmenlere yardım için gelecek yıl sonuna kadar 1 milyar euro ayıralım. Ancak bu yardımı Türkiye için ayrılan AB katılım payından verelim.”
Türkiye diyor ki; “Bu bütçe zaten benim AB üyeliğine hazırlanmam için ayrılmış; sığınmacılar için ayrı bir bütçe çıkarmalısınız.”
- AB diyor ki; “Türkiye’de 6 yeni sığınmacı kampı kurulsun, göçmenlerin iltica başvuruları burada değerlendirilsin. Maliyetini de AB-Türkiye birlikte karşılasın.”
Türkiye diyor ki; “Bu kampları Suriye’de oluşturulacak bir ‘güvenli bölge’de kuralım. Vereceğiniz maddi yardımı da buraya harcayalım.”
- AB diyor ki; Ege’den sığınmacı geçişini önlemek için AB sınır güvenliği birimi Frontex’ten bir temsilciyi Ankara’da görevlendirelim. Türk ve Yunan sahil güvenliği birlikte çalışsın. Türkiye AB üyesi olmadığı için ‘aday ülkeleri’ de kapsayan bir düzenleme yaparak sorunu halledelim.”
Türkiye diyor ki; “Ege’de güvenlik için Yunanistan’la da AB sınır güvenliği birimi ile de işbirliği pekala mümkün. Hatta bunun için (Türk usulü) ‘hallederiz’li bir formüle de gerek yok; AB üyeliği sürecimiz hızlanır, yeni adımlar atılırsa bunu zaten yaparız.”
***
Özetle AB “sığınmacılar buralara kadar gelmesin, Türkiye’de kalsın” istiyor, bunun için mümkün olduğunca ‘az’, hatta ‘hiç’ yük almak istemiyor.
Türkiye de AB’nin ‘yük’ almasını ve Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini hızlandırmasını, taahhütlerinin gereğini yapmasını istiyor, ‘imtiyaz’ istemiyor.
Ancak AB’nin eli Türkiye’ye dayatma yapmaya pek de müsait değil.
BBC’ye göre, bir üst düzey AB yetkilisi “Ankara’yla ilişkiler hep dolambaçlı oldu, ancak bu kez ortak noktada buluşmamız şart” diyor.
Mali gücüyle ekonomik krizdeki AB’yi ayakta tutan ve ‘parayı veren siyasi liderliği alır’ diyen Merkel de sağcı partisinin ‘mülteci istemiyoruz’ baskısı altında. Zira Frontex’e göre 2015’in ilk 9 ayında AB ülkelerine 710 bin sığınmacı gitti. Bunun 350 bini Ege’den Yunanistan’a geçmiş; sadece Almanya’ya son iki ayda giden sığınmacı sayısı ise 300 bini aştı.
Paralel savcıların iadesi
Ankara’nın özellikle Merkel’den iki talebi daha olacak; PKK ve DHKP/C terörüyle mücadelede daha fazla işbirliği; Paralel Yapı soruşturmasında Almanya’ya kaçtığı belirlenen savcılar Zekeriya Öz ile Celal Kara’nın iadesi.