Bu satırları okuduğunuzda Başbakan Sayın Erdoğan AB’nin başkenti diyebileceğimiz Brüksel’de olacak.
UMARIM, Sayın Erdoğan’ın Brüksel görüşmeleri çok olumlu geçer, tıkanmış gibi gözüken Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin hızlanması için bir formül bulunur.
Yukarıdaki cümlede “UMARIM”ı büyük harflerle yazdım, niye böyle yazdığımı da açıklamak isterim doğrusu.
Türkiye’nin çok yakın tarihine, diyelim 2000 sonrasına, farklı açılardan yaklaşmak mümkün, bu açılardan biri de AB eksenli bir yaklaşım.
Birinci evre muhtemelen AK Parti’nin AB meselesine dört elle sarılmadan önceki, 2000-2004 dönemi, ikinci evre Türkiye-AB ilişkilerinin altın yılları, diyelim 2004-2010 dönemi, son evre ise 2010 referandumu sonrası yani içinde yaşadığımız dönem.
Her vatandaşa, CHP’lilere, MHP’lilere bile sormak lazım, bu üç evreden hangisi Türkiye için daha güzel bir evre idi, hangi evre içinde iken vatandaşlar geleceğe daha güvenle bakıyorlar idi?
Hangi evrede milli gelir artışı daha istikrarlı, doğrudan yabancı sermaye girişleri çok daha canlı idi?
Bu üç evrede yaşanan olumlu ve olumsuz gelişmeler için mutlaka AB dışında başka faktörler ile de açıklamalar getirilebilir ama ben temel faktörün AB faktörü olduğunu düşünüyorum.
2003 sonrası, 2010’a kadar diyelim, işlerin çok daha iyi gitmesinde AB faktörünün payını öne çıkarır iken kimse AK Parti’nin bu süreçte rolünü küçümsediğimi düşünmesin, AK Parti’ni bu süreçte muazzam diyeceğim katkısı AB kriterlerini yaşama geçirmek olmuştur, Türkiye tarihi iyi bilinir ise, bu işin ne kadar önemli ve zor olduğu da zaten anlaşılır.
2003 öncesi Türkiye manzarası 28 Şubat’tır, 2001 krizidir, askeri vesayettir, fakirliktir.
2003-2010 arası Türkiye ise, yüksek büyümedir, reformlardır, askeri vesayetin geriletilmesidir.
2010 sonrası ise AB çerçevesinin, bırakın ikinci plana itilmesini, lüzumsuz görüldüğü bir döneme tekabül etmektedir ve AB sürecinin bu ikinci plana itilişinin, lüzumsuz addedilmesinin faturasını hepimiz düşük büyüme, siyasal çalkantılar, devlet krizleri olarak ödüyoruz.
Yazımın sonunda, yakında on seneyi bulacak müzakere sürecinin içinde bulunduğu aşamayı aktaracağım.
-Müzakereye açılan 14 fasıl: 25) Bilim ve Araştırma (müzakerelere geçici olarak kapanmıştır). 4) Sermayenin Serbest Dolaşımı. 6) Şirketler Hukuku. 7) Fikri Mülkiyet Hukuku. 10) Bilgi Toplumu ve Medya. 12) Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı. 16)Vergilendirme. 18) İstatistik. 20) İşletme ve Sanayi Politikası. 21) Trans-Avrupa Ağları. 22) Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu. 27) Çevre. 28) Tüketicinin ve Sağlığın Korunması. 32) Mali kontrol.
- Müzakere pozisyonunu vermeye davet edildiğimiz ve müzakere pozisyonlarını sunduğumuz fasıllar: 17) Ekonomik ve Parasal Politika. 26) Eğitim ve Kültür.
-AB Konseyi’nde onaylanıp açılış kriteri belirlenen fasıllar:1) Malların Serbest Dolaşımı. 3) İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi. 5) Kamu Alımları. 8) Rekabet Politikası. 9) Mali Hizmetler. 11) Tarım ve Kırsal Kalkınma. 19) Sosyal Politika ve İstihdam. 29) Gümrük Birliği.
-AB Konseyi’nde görüşülmesi süren fasıllar: 2) İşçilerin Serbest Dolaşımı. 13) Balıkçılık. 14) Taşımacılık Politikası. 15) Enerji. 23) Yargı ve Temel Haklar. 24) Adalet, Özgürlük ve Güvenlik. 30) Dış İlişkiler. 33) Mali ve Bütçesel Hükümler.
-Avrupa Komisyonu’nda görüşülmesi süren fasıllar:31) Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları.