Bir devletinbaşka devletlerle ilişki kurması, ittifakoluşturması, birliktesis etmesi veya koalisyonortaklığı yapması gayet doğaldır.
Gerek devletin güvenliği ve kalkınması, gerek milletin veya mağdur halkların çıkarlarıgerekse muhatap devletin şerrinden emin olmakiçin bu tür ilişkiler kurulabilir.
Bu bağlamda İslamülkeleriyle, ABDile, AB ile, Rusya ve Çinile ve diğer devletler ilişki kurulması normaldir.
***
Yalnızmuhatap bu ilişkiyi istismar ediyorsa,önyargılı davranıyor ve yapılan anlaşmalara riayet etmiyorsa, o zaman da tavır koyulabilmelidir.
Aksi takdirde iktidar, kötü niyetli politikacılarınoyuncağı haline gelir ve ne kendi onurunune de milletinin onurunukoruyabilir.
Bu da kelimenin tam anlamıyla başarısızlıktır, beceriksizliktir.
***
ABD ve ABile ilişkilerimiz tam da bu istikametteseyretmektedir.
ABD hem müttefikimiz hem teröre kaşı kurulan koalisyonda ortağımız.
Ama aynı ABDbir yandan da terör örgütleriyle işbirliği yaparak fiilen bize karşı savaşan bir devlet.
Aynı durum ABiçin de geçerli. AB’ye aday ülkeyiz ama AB önyargılı hareket ediyor ve Türkiye’yi oyalayıpduruyor. Ayrıca terör örgütlerineaçıkça ev sahipliği yapıyor, besliyor ve kolluyor.
***
Bu durum karşısında Türkiyeilk kez dik durarak ABD’ye de AB’ye de rest çekip hem devletin hem de milletin onurunu korumakta tereddüt etmediğiiçin bence başarılı bir politika izliyor.
Irak ve Suriyekonusunda ABD Türkiye tezini kabuletmek zorunda kalmıştır!
AB müzakereleri dondurma teklifinibir muhalif oyu saymazsak ittifakla reddetmiştir!
Artık Türk devlet adamlarının başı dik, ABD ve ABsorumlularının başı eğiktir!
Cumhurbaşkanımızdansonra Dışişleri/ ABbakanlarımız ve Genelkurmay Başkanımızmuhataplarına ders vermeye başlamıştır!
***
Batılılara karşıanladıkları dilden cevap verilirken bir yandan da Türkiye’nin batıya mahkûm olmadığınıgösterecek adımlar atılmaktadır!
Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nın(ŞİT) gündeme getirilmesi bu istikamette atılmış anlamlı bir adımdır.
ŞİT, AB’ye gösterilmiş isabetli bir diplomatik karttır!
Tabii ki, ne ABD’nin ne AB’nin ne deŞİT’inTürkiye’nin gerçek manada dostu olmayacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz.
***
Bence asıl çareyi cumhurbaşkanımız Pakistan’da açıkladı.
Pakistan meclisinde yaptığı konuşmada, “İslam dünyasını tefrikanın, bozgunculuğun, fitnenin, nefretin cehaletin hâkim olduğu bir coğrafyaya dönüştürmek isteyenlere karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. Tıpkı Muhammet İkbal’in dediği gibi ‘Harekette birlik olmazsa fikirde birlik faydasızdır’” diyerek reçeteyi açıkladı.
Gerçek kurtuluşumuzun İslam Birliği’ndeolduğunu ilan etti ve İslam Dünyası’nabir çağrıda bulundu!
Bu çağrı makes buldu mu?
***
Ümmetnezdinde ve fikir düzeyindeevet ama ya eylemdüzeyinde?
Eylem düzeyinde makes bulması ancakİslamdevletlerinin fiili çabalarıylamümkündür.
Gerçek şu ki, emperyalist baskılarkarşısında birçok devlet istese bile hareket etme cesaretini kendinde bulamaz.
Bulabilmesi için güçlü bir devletin desteğineihtiyaç vardır.
***
Bu bağlamda güçlü devlet olmaya adaytek devlet vardır o da Türkiye’dir.
Türkiye’yi durdurmak için şer güçler kah PKK, kah DHKPC, kah D..Ş, kah FETÖkuklalarını üzerimize salmaktalar.
Sistem miadını doldurmuş çağın ihtiyaçlarına cevap veremezhaldedir.
Hızlı kalkınmayaihtiyaç vardır.
Anayasa çalışmalarınabir de bu açıdan baksak diyorum!