Gazetemizin okurlarıyla buluşmak için gerçekleştirdiği paneller, son yıllarda katıldığım en verimli toplantılar. Geçtiğimiz Cuma günü Erzurum’da yazarlarımızla birlikte ‘Başkanlık Sistemi’ni tartıştık.
Önce birkaç not. Katıldığım toplantılar arasında bugüne kadar ne böyle bir kalabalık, ne de bu kadar dikkatli ve istekli bir dinleyici gördüm. Salondan ayrılırken onlarca parmak soru sormak için ısrarla havadaydı. Erzurum Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi’ndeki program, şehrin bu yöndeki duyarlılığını ifade etmesi açısından tek kelimeyle muhteşemdi.
Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk, İl Emniyet Müdürü H. Turgut Yıldız başından sonuna bize eşlik ettiler. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, ilçe belediye başkanları ve AK Parti İl Başkanı Murat Kılıç ekipleriyle bize 24 saat kesintisiz bir ev sahipliği yaptılar. Erzurum Evi’ndeki keyifli sohbeti ve türkü ziyafetini ancak ayrı bir yazıda anlatabilirim.
Gelelim başkanlık sistemi tartışmalarına. Bu konuda kafalar karışık, ama kimse herhangi bir sisteme dokunulmazlık atfetmiyor. İşte bu çok değerli. Bu tartışmanın doğru sonuçlar üretebilmesinin zemini burada ortaya çıkabilir.
Öncelikle mevcut sistemin ne kadar ‘parlamenter sistem’ olduğu üzerinde ciddi kuşkular var. Dahası bunca önemli adıma ve reforma rağmen Türkiye, ‘sistem’ tartışmalarına aynı cesaretle giremiyor. Ancak Erzurum’da edindiğim izlenim, bu ülkenin sistem tartışmalarını cesaretle yürütecek ve bunu rejimin bekası gibi saçmalıklara kurban etmeyecek bir birikim ve cesarete sahip olduğu yönünde.
Vesayet döneminin alışkanlıklarını terketmeye başladıkça, bu tür hayati önemdeki tartışmalara daha geniş yer ayırmak mümkün olacak. Mesele sadece Türkiye’nin başkanlık sistemine geçip geçmemesi değil. Öncelikle bunu konuşacak cesareti bulması ve bu tür gündemleri kendileri açısından tehdit gören vesayet artığı zihniyetleri tarihe yollaması.
Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından böyle bir tartışmanın başlatılması, öncelikle bu önyargıları ve alışkanlıkları kırıyor. Galiba hepsinden önemlisi de bu.
***
Erzurum’dan sonraki adresim Gaziantep. Şehitkamil Belediyesinin sadece bir yıl içinde tamamladığı Türkiye’nin en büyük biyolojik göletinin açılışındayız. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu açılışın konukları.
Dülükbaba Tabiat Parkı içerisinde yapılan açılışa vatandaşların yoğun ilgisi var. Zaten bu şehrin hafta sonu geleneği, piknik ve eşsiz lezzetlerin mangalda hayat bulması. Antepliler koluma girip ‘Altı gün çalış, bir gün ye felsefesi’ diye anlatıyorlar bu alışkanlığı.
Gölet, su ve yeşil alanlar açısından hayli fakir sayılan Gaziantep için gerçekten büyük bir imkan. Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu’yla sohbet ederken ‘Bu projenin belediye başkanı olmadan önceki hayali olduğu’nu söylüyor.
Başkan ve ekibi göreve geldikten sonra önce söz konusu alanı piknik hizmeti için kiralayıp, ardından projeyi hayata geçiriyorlar.
‘Göletin temizliği için herhangi bir kimyasal madde kullanılmadığı’nı belirten Rıdvan Fadıloğlu ‘Normal şartlarda birini gözü kapalıyken buraya getirseniz, burası Gaziantep mi diye sorabilir. Çünkü ilk kez gören vatandaşlarımız bunu dile getiriyor’ değerlendirmesini yapıyor.
Bölgenin güzellikleri sadece gölet ve piknik alanından ibaret değil. Şehitkamil Belediyesi bölgeye çok sayıda yetişmiş ağaç getirmiş. Bunlar farklı ortamlarda yetiştirilmiş 255 ayrı cins ve 11 bin 350 kök bitki. Hepsinin üzerinde Latince isimleri ve özellikleri yazılı. Yani doğal bir eğitim alanı gibi.
Yolunuz düşerse uğrayın demek yetersiz kalır. Yolunuz düşsün ve görün mutlaka. Gerçekten buna değer.