Sevgili Aykut Kocaman... Yaptığın kocaman kocaman hatalarla, yanlış kararlarla, ilk önce kendi ayağına, sonra takımın Fenerbahçe’nin kupa şampiyonluğuna neredeyse çelme takıyordun sevgili kardeşim! Neyse ki, pealtılarla turu geçtin!
İki tane çok önemli oyuncun var. Biri Emre Belözoğlu, biri de Alex. Bunlardan yoksun olmak için inat etmenin ne alemi var? Kayserispor karşısında oynanan futbol, Fenerbahçe’nin futbolu ise, senin olsun! Benim bildiğim Fenerbahçe, bu değil.
İki tane gol görüyorsun kalende. Biri Amrabat’tan, diğeri Kujoviç’ten. İkisi de, hücuma gidip geri dönmeyen Gökhan Gönül’ün arkasına sarkan pozisyonlardan geldi ve sen göremedin! Lig bitti, play-off’lar başlayacak, hala bu tarafa bir önlem almadın. Elbette savunmacılar bireysel hatalar yapıyor. Ama rakibe önlem de almıyorsun.
Kayserispor, daha fazla hücum yapmak isteyen, orta saha kontrolünü eline alan, savunması da pozisyon vermeyen olurken, olağanüstü, çok çabuk kontrataklarla, senin Fenerbahçe’nin yenilgisini hazırladı diyebiliriz.
Hangi tarafından tutsan elinde kalan bir oyun anlayışı. Bu Fenerbahçe bu şekilde oynamamalı Aykut hoca! Teslimiyetçi Fenerbahçe’nin futboluna hiçbir zaman sıcak bakmadım. Hoşgörülü olmam mümkün değil.
Yabancı oyuncuları alan; Sow’u da, Bienvenu’yü de, Dia’yı da bu takıma sokup sokuşturan sensin. Hem de kol böreği rakamlarla! Semih’i yok edip, kadronun dışına ittin, onun gol ayaklarını prangalayarak futbol mahkumu yaptın.
Eleştirildiğin zaman kızıyorsun belki bize. Gel kızma, yanlışlarını gör, bundan önce nasıl gördüysen. Ama bundan sonra görsen ne olur görmesen ne olur diyorum.
Cristian Baroni ile ikinci yarının başında kazanılmış bir Fenerbahçe golü var. Kayseri kalecisi Gökhan’ın hatasından kaynaklandığını söyleyebilirim. Öyle bir gol yedi ki, hani şike tapelerine manşet olacak cinsten! Demek ki böyle golleri her kaleci yiyebilirmiş.
Aykut hoca... Sen hep yürekler ağızda mı maç kazandıracaksın bu takıma?
Kupada penaltılarla seviniyor, sevindiriyorsun. İnşallah play-off’ta da bu sevincin devam eder.