Önceki gün 15 Temmuz Milli İradenin Zaferi araştırmasının açıklandığı tören için AK Parti Genel Merkezi'ndeydik.
Salona girerken AK Parti Diyarbakır milletvekili Oya Eronat'la karşılaştım. Elindeki telefonu kaldırdı, "Size bir fotoğraf göstereceğim" dedi.
Oya Eronat da bir şehit annesi. 2008'de üniversiteye hazırlanan 17 yaşındaki oğlu Eren'i terör örgütü PKK'nın bombalı saldırısında kaybetti. Şehit aileleri ve gazilerle duygudaşlığını kendimle kıyaslayamam.
Araştırmanın Çalışma ekibinde o da var.
Fotoğraf klasörünü açtı, bir fotoğrafı büyüttü ve tanıtmaya başladı:
"Bunlar en genç iki gazimiz Görkem Mert Altay ve Batuhan Çetiner. Daha 9 yaşındalar. En yaşlı gazimiz Hakkı Topuz 83 yaşında. Ortadaki de şehit astsubay Ömer Halisdemir'in kardeşi Soner. Bugün burada benim odamda çekildi. Bu aslında her şeyi anlatmıyor mu?"
98 yıl önce 7'den 70'e kurtuluş mücadelesi veren bu millet, 15 Temmuz'da 9'dan 83'e yeni bir kurtuluş mücadelesi verdi.
Ve bur kez daha 'müstevlilerin, dahili ve harici bedhahların' aziz vatana uzanan ellerini kırdı.
Yaklaşık bir asır önceki direnişin manşetini Muhsin Ertuğrul atmıştı: Bir millet uyanıyor!
15 Temmuz, bu uyanış ruhunun hala korunduğunu hala zinde olduğunu gösterdi.
Üstelik onlarca yıldır hamasetle boğulmuş, itibarsızlaştırılmaya, basit bir 'klişe' haline getirilmeye çalışılmış olmasına rağmen...
Bu millet bir uyandı pir uyandı.
İşbirlikçilerin darbe girişimine rağmen; Kof siyasetçilerin işbirlikçilere hizmet etmesine rağmen;
Dışarıdan gelecek 'aferin'e göre siyasetini belirleyenlere rağmen;
Yedi düvelin tekrar kendisine karşı birleşmesine rağmen;
Klavye kahramanlığıyla ödlekliğini gizlemeye çalışanlara rağmen düşmanlar, işbirlikçiler ve onların değirmene su taşıyanlara göz yummayacak.
Şehitlerin, gazilerin, bu büyük milletin hakkını teslim etmeye dili varamayanlar adaletten söz edemezler.
Bu ülkenin hep bir yargı sorunu, hep bir yavaşlık sorunu olmuştur, bugün de vardır.
Deneyimli bir devlet adamının, eski İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk'ten dinlemiştim; "Devlet kağnıyla tavşan avına çıkar! Ama yakalar da..."
O yüzden enseyi karartmamak lazım.
Zira bu, şehitlere, gazilere ve o gün onlarla birlikte olmayı en çok isteyen bu milletin kahir ekseriyetine haksızlık olur.
15 Temmuz bir kurtuluş mücadelesidir ve kazanılmıştır.
Tıpkı birincisi gibi...
16 Temmuz'dan itibaren yeni bir 'kuruluş mücadelesi' veriliyor.
Bu kez birincisi gibi kimi hastalıklarla ve genetik defolarıyla malul olmasın... bütün çaba, bütün beklenti bu.
Bir yılda aziz hatıralarına layık olacak işler yapmaya çabaladığımız şehitlerimize, gazilerimize saygı ve minnetle...