İsrail seralarının mahsulü devrimci örgütler, fikri manada soyunu takip ettikleri dedeleri ittihatçıların, Abdülhamid Han ve binlerce yıllık merhamet medeniyetini devirdikleri gibi bugünde faydalı olanı, milli olanı devirme, zarar verme gayretindeler.
Milletçe kurduğumuz günden beri Cumhuriyet’i, mana itibari ile devirip, cumhuru da devletiyle kavgalı hale getirmede de çok kullanışlı oldu bu deviriciler. Bütün milli manevi değerleri devirmeyi davaedindi bu devrimciler.
Ruhsuz, şuursuz, kullanışlı, gerçek sömürgecilere karşı uysal fakat millete Azrail kesilen zorba devrimci güruh itina ile beslendi, semirtildi bu topraklarda.
Ülkeyi 1980 darbesine planlı bir şekilde taşıyan 70’li yıllarda, kökü dışarıda vesayetçilerin kardeş kavgasında kullandığı ve millet çocuklarının uluslararası şebekeler yararına devşirildiği en verimli örgütlerdi; Devrimci hareketler.
“Halktan çalınanları alıp halka geri vereceğiz” gibi kulağa hoş gelen sloganlarla, yıllardır ezilmiş halkın çocuklarını kandırıp, lobilerin emrine amade şekilde yetiştirip, ülkede istenen kaos ortamını oluşturmada mendil gibi kullanıp sonra da ateşe fırlattılar...
Millet düşmanı bu devrimci hareketlerin en önemli çatı örgütü CHP bu topraklarda başından beri hep kavganın mucidi ve hamisi olmuştur. 2013 ocağında Ankara’da, polisin, tam 11 çelik kapıyı patlatmak suretiyle girebildiği hücre evinde yakalanan örgüt avukatlarına öz evladıymış gibi sahip çıkan Kılıçdaroğlu’nun genel başkanı olduğu CHP’nin nasıl bir örgüt olduğunu her geçen gün çok daha iyi anlıyoruz...
Kurulduğu günden beri uyguladığı politikalarla, devrimci terörün hem mümbit toprağı, hem de gübresi olan, küresel hırsızlığın ülkemizdeki tedarikçisi CHP, PKK terör örgütün de varlığını borçlu olduğu şemsiye bir örgüttür.
Milli iradenin ülke yönetimindeki hâkimiyeti arttıkça çok daha iyi görüyoruz ki, çatısını CHP’nin oluşturduğu bu şer odağı, sağcı, solcu, Kürtçü, Türkçü, Amerikalı Mason hoca, falan, filan fark etmiyor hepsi ile sıkı fıkı ilişki içerisinde ve her vesileyle ülkenin kuyusunu kazıyor.
Evren’in darbesi ile devrimci örgütler konjonktür gereği uykuya daldılar. Gün geldi örgüt elemanları, CHP’nin oluşturduğu Kürt meselesinin suiistimalcisi PKK saflarında toplaşmaya başladılar.
Önceleri şehirlerde tezgâhlanan terör eylemleriyle halk kanı emici devrimci örgüt elemanları artık PKK sayesinde kırsalda ve dağda devam ettirmişti vampirliklerini...
İç dış bütün tezgâh ve engellemelere rağmen, sadece milletiyle hem hal olup, halkın muhabbetini kazanarak 2002 yılında iktidara gelen milli iktidar, kazandırdığı ekonomik refah düzeyi ile beraber, hayata geçirdiği yeni düzenlemelerle sağladığı özgürlükler bütün yurt sathında millete derin bir nefes aldırdı.
Artık eski despot rejimler tarihe karışmıştı. İnancından dolayı insanlara üçüncü sınıf insan muamelesi yapanlar, üçüncü sınıf insan muamelesi görmeye başladılar.
Artık, insanları nesebi sebeplerle ayrımcılığa tabi tutanlar, hukuk kanalıyla yargılanıp ayrımcılığa tabi tutulmaya başlandılar... Kaçgöç gizlice yapılan ve istihbarat takibine alınan gizli görüşmeler, televizyonlarda ve meydanlarda özgürce konuşulmaya başlandı. Engellemeye kalkanlar engellendi..!
Ve benzer şekilde, vesayetçi yönetimler tarafından milletin ayaklarına takılan prangalar tek tek sökülüp atıldı. Millet tekrar aziz kılındı, hürmet edildi. Doğal olarak bu iyileşmelerden en büyük faydayı da, CHP ve benzer örgütler eliyle Kürt’lüğünden sebep ayrıcalıklı zulüm gören Kürtler gördü.
Göz pınarları kuruyan Kürt anaları da Türk anaları da artık gözyaşı dökmüyor. Gözleri pırıldıyor, yüzleri bahar çiçekleri gibi açmış hayat dağıtıyor. Ama değişen mevsimle beraber Kürt anaların yüzünde açan bahar, Kürtçülerde ve azmettiricisi CHP’de kışa dönmüş, ayaz kesmiş, donmuş. Mevsim gereği ölüme mahkûm olmuşlar.
Küresel hırsızlar, hayızdan nifastan kesilen CHP ve yavrusu HDP-PKK örgütleri ile başaramadıklarını DHKP-C vampiri ile deneme niyetindeler.
90 yıllık CHP ve yavrularıyla başaramadıklarını, yine başaramayacaklar.
Vesselam..