Yüreğimizi yerinden oynatan büyük felaket canımızı çok yaktı, yakıyor.
Ama sabrediyoruz.
Çabalıyoruz.
Umut ediyoruz.
Vazgeçmiyoruz.
Vazgeçemeyiz.
Tek bir canımızdan bile vazgeçemeyiz.
Allah razı olsun, soğuğa uykusuzluğa ilk günlerde açlığa susuzluğa ve muhtemelen şimdilik erteledikleri travmalara rağmen enkaz başından ayrılmayıp binlerce insanımızı o beton yığınlarının içinden canlı çekip çıkaranlardan.
Onların hakkını ödeyemeyiz.
Arama kurtarma yapan AFAD görevlilerine, yaralılara bazen enkaz içinde sağlık hizmeti yapan UMKE görevlilerine, sağlık çalışanlarına, her depremde koşup gelen madencilerimize, itfaiye erlerimize, her afette, her zorlukta can kurtaran askerlerimize, emniyet mensuplarına, yüzümüzün akı sivil toplum kuruluşlarına, depremin ilk anından itibaren kamuoyuna doğru haber iletebilmek için hıçkırıklarını yutarak yayın yapan gazeteciler, bir taşı da ben kaldırayım diye sıcak evlerinden kalkıp gelen gönüllüler...
Minnet borçluyuz.
Esasen Türkiye'nin her yerinde yürekler depremin yıktığı 10 ilimiz için, orada yaşayan kardeşlerimiz için çarpıyor. İllerde ilçelerde mahallelerde ayni, nakdi, fiili yardım için harekete geçti insanlar. Sadece Ümraniye'de şahit olduğum büyük çabayı, koşturmacayı anlatsam bu köşe dolar.
**
Şartlar zor, hava soğuk.
Çaresizlik ve umut yan yana.
Yaşadığımız şeyin yaşanabilir olması bile şaşırtıyor insanı.
Aynı anda hem şok olup hem toparlanmak, can kurtarmaya çalışmak, tek yürek olmak...
Acılara dayanmak...
Bir kez daha gördük ki bu biraz da Türkiye olmak demek.
**
Aynı gün içinde iki ayrı büyük deprem oldu.
Deprem ülkesi denilince akla ilk gelen ülke olan Japonya'dan bir deprem uzmanı Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki büyük depremi "dünyada karada meydana gelen en büyük deprem" diye yorumluyor.
Yalnızca Türkiye'nin değil dünya tarihinin de en büyük depremlerden biri bu. İngiltere büyüklüğünde bir alanı, 13 milyon vatandaşımızı, herkes evindeyken, uykudayken etkiledi.
Evden çıkabilen pijamalarıyla yalın ayak çıktı dışarı.
Çıkamayan da sıkıştığı alanda...
Bugün üçüncü gün, aç susuz, ayazda...
68. saatte bile mucizeler peş peşe geliyor.
Umut ediyoruz.
Dua ediyoruz.
**
Sahada 120 bin profesyonel ekip, devlet görevlisi var.
İkinci gün bölgede OHAL ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan dün deprem bölgesindeydi. Kahramanmaraş ve Hatay'a gitti. "Gereken her adımı atarak kimseyi yıkıntılar altında bırakmayacak, kimseyi mağdur etmeyecek bir afet yönetimi yürüteceğiz" sözü verdi.
Depremzedelerle görüştü, sarıldı, ağladı, "Etkilenen alan çok büyük. İlk gün sıkıntılar vardı ama toparladık, yalnız değilsiniz devletiniz, bir parçası olduğunuz aziz milletimiz burada" dedi.
Her afetzedenin hesabına hemen 10 bin TL yatırıldı.
Toplam 1 milyar 639 milyon 774 bin lira acil durum ödeneği gönderildi.
**
Yüreğimiz yanıyor.
Can kaybı 9 bini aştı ne yazık ki.
Çok, çok can kaybettik ama on binlerce insanımızı da dünyanın karada yaşanan en büyük o iki depreminden, enkazların içinden canlı çıkarmayı başardık.
53 bin yaralımız var. Daha çok işimiz var.
Yaralılarımıza, evi yıkılanlara, ağır travma yaşayanlara çok iyi bakacağız, yaralarını beraber saracağız.
Acımız büyük. Yakınlarını kaybedenlerin acıları daha da büyük. Öfkeli olabilirler, kendilerini teskin edemiyor olabilirler, onları sevgiyle, anlayışla bağrımıza basacağız.
Ceketine zerre toz düşmemiş fırsatçıların enkaz üstüne çıkıp devlet düşmanlığı ve siyasi propaganda yapmasına, şahsi pazarlama yapmasına, enkazdan mal kaçırmaya kalkmasına aldanmayacağız. Onlara uymayacağız.
Devletimiz ve milletimiz bu büyük felaketi birlikte göğüslüyor.
Türkiye'nin bir kez daha tek yürek oluşunu, herkesin birbirine sahip çıkışını, yardım için koşuşturan güzelliğini gölgelemesine izin vermeyeceğiz.