Evet, Türkiye'nin 2013'ten buyana içerden ve dışardan maruz kaldığı değişik müdahaleler sebebiyle ekonomisinin olumsuz etkilendiği doğrudur.
Dünyayı kasıp kavuran pandeminin de etkisiyle son zamanlardaki geçim sıkıntısının ya da pahalılığın iktidarın önündeki en büyük sorun olduğu da doğrudur.
Burada yanlış olan muhalefetin bu olumsuzluğun tek nedeni olarak iktidarı gösteriyor olması ve kara bir tablo çizerek seçmeni iktidar aleyhine şartlandırmasıdır.
Hoş, muhalefetten takdir beklemiyoruz.
Ama gizlenmeye çalışılan gerçekleri ve devrim niteliğindeki icraatları hükümetin anlatamamasının da ayrı bir gerçek olduğu unutulmamalıdır.
Başkan Erdoğan her vesileyle teşkilat mensuplarına 'Kapı kapı dolaşılıp icraatların anlatılmasını' hatırlatması boşuna değil!
Tekrar geçim sıkıntısına ve pahalılığa dönecek olursak.
Evet, ülkenin geçirdiği badireler ve pandemi tencereye olumsuz olarak yansıdı/yansıyor.
Tamam da, bu sorunu çözme yeteneği hangi siyasetçide var?
Önümde Eylül ve Ekim aylarında yapılmış 4 anket sonuçlarına bakıyorum AK Parti hâlâ birinci parti.
Ana muhalefet partisine en fazla yüzde 26 vermişler. Bu partinin oy oranı zaten yüzde 20 ile 25 arasında gidip geliyor. Yani seçmene umut olamamış.
Şişirdikleri İYİ Parti'ye de muhalefet yanlısı anketler bile en fazla yüzde 14 vermişler.
Aynı muhalefet yanlısı anketler AK Parti'yi yüzde 31'in altına indirememişler!
İttifaklar bazında da muhalefet yanlısı anketler en fazla iki tarafı eşitlemişler!
Oysa Cumhur İttifakı'nıyüzde 50 üzerinde gösteren anketler de var!
Özetle millete umut olacak bir muhalefet yok.
İktidar eğer önümüzdeki dönemde geçim sıkıntısını azaltacak tedbirleri başarıyla uygularsa muhalefetin bir seçim başarısı elde etme ihtimali görünmüyor.
Bu bağlamda hükümetin pahalılıkla mücadele konusunda attığı ve atmayı planladığı adımları halka iyi anlatmak gerekir.
Mesela çiftçilere ödenen desteklerden kesilen stopaj vergisinin 5 yıl geriye yönelik faiziyle birlikte çiftçilere iade edilmesi kararı önemlidir.
Mesela iki hafta önce yasalaşan 240 bin liranın altında ciro yapan esnafın vergiden muaf tutulması fevkalade önemli bir destektir. 840 bin esnafa vergi muafiyeti sağlanmıştır!
Milyonlarca EYT'lilerin beklediği çalışmanın ilgili bakanlığın gündemine alınmış olması;
Düşük maaşlı emeklilere zam yapılmasının hazırlıkları;
Asgari ücretin en az 3.500 TL olacak şekilde değerlendirilmeye alınması;
Mazot gübre fiyatlarının indirimi için çalışılıyor olması;
Sosyal yardımların tekrar gözden geçirilmesi, bu amaçla 2022 bütçesine 104 milyar gibi büyük bir meblağın ayrılması;
Öğretmen, polis ve sağlık çalışanları başta olmak üzere 3.600 gösterge sorununun çözümü için hazırlık yapılması ve
Fahiş fiyatla mücadele bağlamında atılan adımlar.
Tüm bunlar 'Çözerse Erdoğan çözer' mottosunun ilk işaretleridir.
Zaten ülke muhalefetin çizdiği gibi ekonomisi çökmüş bitmiş bir ülke değil.
Odalar borsalar birliğinin verilerine göre 2021 yılının ilk 8 ayında 8 bin 180 şirket kapanmış ama buna mukabil 71 bin 139 şirket ve kooperatif kurulmuş!
Batan bir ülkede bu kadar şirket kurulur mu?
Bakmayın muhalefetin kara tablo çizdiğine Türkiye hemen her alanda başarıdan başarıya koşuyor.
Mesela sanayide rekor üstüne rekor kırıyor.
Beyaz eşya, savunma sanayii, çimento, seramik, ev tekstili, ilaç, klima, endüstriyel mutfak, madencilik, mobilya, demir çelik, gemi inşası, cam, kimya, halı ve otomotivde Türkiye'nin küresel yarışta başarıyla temsil edildiği sektörler.
Evet, pahalılık var ama çaresi planı, projesi, programı belli olmayan adayı bilinmeyen altı benzemezin ittifakında değil!
Çare yine iflas etmiş ülkeyi dünya devleriyle yarışan güçlü devlet haline getiren Başkan Erdoğan ve Cumhur İttifakı'ndadır.