Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin göreve geldiği günden beri Atatürkçüler ve türevleri Bakan hakkında aleyhte faaliyetlerde bulunuyorlar.
Meğer Yusuf Tekin'e takıntıları 10 yıl öncesine dayanıyormuş. O dönem Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı olan Tekin bunların tekerine çomağı sokmuş.
Çomak soktuğu tekerleklerden biri de, Türkiye'de izinsiz olarak faaliyet gösteren 2 Fransız okulunu Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlama teşebbüsü.
Geçen hafta sosyal medyada mezkûr konu hakkında Sayın Bakan'ın konuşmasını dinlerken kulaklarıma inanamadım. Konuşmayı, "Nasıl yani", "İzinsiz mi", "Böyle bir şey nasıl olur", "1942'den beri mi izinsiz eğitim veriyorlar" şeklinde bol ünlemli cümleler kurarak dinledim.
82 yıl önce Fransızlar Türkiye'de Charles de Gaulle (Ankara'da) ve Pierre Loti (İstanbul'da) adıyla iki okul kuruyorlar. Şimdi lütfen şu cümleye dikkat kesiliniz: "Fransa Büyükelçiliği aracılığı ile Fransa Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir okullardır. Türkiye'de eğitim-öğretim yapan diğer Fransız liselerinden farklı olarak T.C Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak faaliyet göstermemektedirler."
Fransızlar Türkiye'nin iki önemli şehrinin ortasında okul açıp kendilerine göre eğitim veriyorlar ve Türk halkı olarak biz bunu 82 yıl sonra öğreniyoruz; işte bağımsız Türkiye!..
Yusuf Tekin Müsteşarken bu okulları Bakanlığa bağlamaya çalışmış ama başka bir göreve, Kırgızistan'daki Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi mütevelli heyet başkanlığına atanınca bu teşebbüsü netice vermemiş.
Şimdi Bakan Tekin yarım kalan işi tamamlamak istiyor. Batı'ya gönüllü asker yazılanlar da Bakan Yusuf Tekin'i hedef tahtasına oturttular ama bilmiyorlar ki bu tavırlarıyla, 82 yıldır Türkiye'de bir sömürge uygulamasını halkın öğrenmesini sağladılar.
Bağımsızlığı, özgürlüğü şiar edinmiş hangi şahsiyetli ruh böyle bir aşağılık tavrı kabul edebilir? Kendi topraklarında başka bir devlet gelip okul açacak ve kafasına göre ne isterse yapacak ve hesap vermeyecek. Böyle bir şeye izin verecek devletin devletliği sorgulanmaz mı?
Yıllardır Müslümanların eğitim kurumlarını manşetlere taşıyıp hedefe koyanların neyi perdeledikleri de ortaya çıkmış oldu. Dikkat edilirse, Bakan Tekin'e saldırıyı başlatanlar zamanında mâlûm manşetleri atanlar.
Kız talebelerine sarkıntılık yaptığını gülerek anlatan ama pek bilimci olduğu için sapıklığı görmezden gelinen; uzmanı olduğu sahadan çok başka sahalarda yalan yanlış konuşmasıyla meşhur Celal Şengör de Bakan Tekin'e yazdığı bir açık mektupla saldırmış.
Ekler pasta ile dışkısını karıştırarak yediği gibi mektubunda da her şeyi birbirine karıştırmış. Yalnız tek bir şeyi karıştırmamış: Batı'ya kölece olan bağlılığını. Bu konuda saf, katışıksız bir iman sahibi!
Fransa'nın Türkiye'de 82 yıldır devam eden sömürgeci tavrına karşı Bakan Yusuf Tekin'i desteklemek boynumuza borçtur. Ekler pasta ile dışkısını karıştırarak yiyenlere karşı tarafımız gül suyu ile lokum yiyenlerin tarafıdır.