Galatasaray için ölüm-kalım mücadelesiydi. Ligde umutlar tükenmiş, tek tutunacak dal Türkiye Kupası kalmıştı. Maça her iki takım da arzulu ve istekli başladı. Melo’nun ikinci dakikadaki şutu çizgiden çıkartılırken, Bursa’nın tek umudu Fernandao’ydu.
Maçın ilk yarısına baktığımızda, akılda ne kaldı derseniz; Burak’ın Volkan’la kavgaya tutuşması; Mancini’nin oyuncusunu yaka-paça dışarı çıkarması ve Fernandao’nun iki muhteşem golü vardı.
Galatasaray için her şey bitti derken, Sneijder sahneye çıktı. 45+1’de Aslan’ı uyandıran ve umutları yeşerten golü kaydetti.
İkinci yarı ise gece ile gündüz kadar farklıydı. İlk yarıdaki silik Cim-Bom gitmiş, yerine şahlanmış bir takım gelmişti. 48’de bir kez daha sahneye çıkan Sneijder, penaltıyı yaptırınca, Selçuk, beraberlik golünü kaydetti ve Cim-Bom’un ayak sesleri duyulmaya başlandı. Bu dakikadan sonra sahanın her metrekaresinde Galatasaray vardı. İlk yarıda iki net pozisyonu harcayan Burak, sanki bunun acısını çıkartırcasına, önce üçüncü sonra dördüncü golü attı. Beşinci golde de pastanın üzerine çileği Melo dikti.
Türkiye Kupası’da adını finale yazdıran Cim-Bom için “Küllerinden doğdu” diyebiliriz. 2-2’den maçı 5-2’ye getirmek, her babayiğidin harcı değildir.
Burada Sneijder’e bir parantez açmak lazım. Hollandalı futbolcu, nedense Bursa maçlarını çok seviyor. Hat-trick yaptığı bir Bursa maçından sonra, dün de takımını finale taşıdı. Bir gol attı, bir penaltı yaptırdı, bir de asist yaptı.
Son söz:
1- Mancini, Burak’ı silkeleyerek belki de takımını ateşledi.
2- Geceye damga vuran isim, futboluyla ve mücadelesiyle Sneijder’di.
3- Melo, arzusuyla, futbol hırsıyla bu takımın vazgeçilmezi olduğunu gösterdi.
4- 2 gol yenmesine rağmen Semih ve Muslera ikilisi, sahanın iyilerindendi.
5- Bursa; ayağına gelen final fırsatını elinin tersiyle itti.
6- Aklı olan kulüp varsa, Fernandao’yu sezon sonunda bonservisiyle transfer eder.
7- Galatasaray, 8 dakikada 3 gol bulup maçı çevirdi ve küllerinden doğdu.