Siz bu yazıyı okuduğunuz gün, ülkemizin en eski ve en büyük spor kulüplerinden biri olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nün olağanüstü genel kurulu toplanıyor olacak. Toplantının konusu günler önce Ali Koç tarafından açıklanmıştı. Toplantının amacı, çok kötü (ligden çekilme), daha az kötü (bir alt lige inme) ve kötü (Türkiye dışında bir başka ülkede faaliyete devam etme) olmak üzere 3 opsiyonun görüşülmesi olarak açıklandı. Olağanüstü Genel Kurul öncesinde önce eski yöneticilerle sonrasında ise Yüksek Divan Kurulu'nda ardından futbolcularla bir dizi istişare toplantısı yapıldı. Her üç toplantıda da oybirliği ile mücadeleye devam edilmesi fikri ortaya çıktı. Yine her üç toplantıda da kademeli tepki verilmesi ve verilecek tepkiler konusunda yönetim kuruluna destek verilmesi ortak bir düşünce olarak Ali Koç'a iletildi.
Divan Kurulu Toplantısı'nda konuşulanların satır araları aslında çok önemliydi. Kaya Enişte isimli divan kurulu üyesinin, FB TV'de Ali Koç'un takımı bir alt lige düşürme, bu takdirde başkanlığı sürdürerek, potansiyel finansal kayıpları ise cebinden karşılama ve takip eden sezon süper lige çıkarma kararını dillendirdiğinde Ali Koç'un verdiği tepki son derece sert ve öfke doluydu. Aynı anda hem Ali Koç hem de Uğur Dündar "böyle bir karar yok" diye bağırarak konuşmacıyı görmeye alışık olmadığımız bir şekilde susturdular. Oysa Kaya Enişte'nin söylediği sözler, Ali Koç'un FB TV'de yaptığı açıklamanın bir tekrarıydı. Anlaşılıyor ki Ali Koç FB TV'de söylediklerinden pişman olmuş. Hiç söylenmemiş olması gereken sözler olduğunun farkına günler sonra varmış. Belli ki toplantı öncesi Uğur Dündar da bu konuda uyarılmış. Bu iki ismin bu konudaki "böyle bir karar yok" şeklindeki ortak sözleri bunu gösteriyor. "Demiştim" demek istemiyorum ama maalesef durum tam da bu. Ali Koç bir kere daha aklına ilk gelen, son kertede söylenmesi gereken sözü söylediğine pişman olmuş ve son anda bağırtı ile çağırtı ile söylediklerinden geri dönmek mecburiyetinde kalmış. Kaya Enişte'nin maruz kaldığı durum tam da bu.
Divan Kurulu Toplantısı yapıldığı sırada Kulüpler Birliği'nden gelen Ali Koç'un kulüpler birliği başkanlığına devam edeceğine yönelik açıklama da zamanlaması açısında Ali Koç için tam bir iletişim kazası oldu. Nitekim divan toplantısı sırasında bu konuya ilişkin özellikle sosyal medyada Ali Koç'un geri vites yaptığına yönelik açıklamalar yoğunlaşıp, tepki büyüyünce, (aslında ekibi takip ediyordu duruma göre müdahale edilecekti) gelen uyarılar üzerine Ali Koç açıklama yapmak zorunda kaldı. Ali Koç, "Kulüpler birliği başkanlığına dönüşü henüz kabul etmedim" dese de başkanlığa dönüşü için yaktığı yeşil ışık üzerine açıklama yapan 18 kulüp başkanının tamamı aynı anda Ali Koç'u yanlış anlamış olamaz. 18 Kulüp Başkanının açıklamasının doğruluğu Ali Koç tarafından yapılan aksi açıklamaya rağmen herkesçe biliniyor. Ali Koç, istifasını geri alarak, Kulüpler Birliği Başkanlığı görevine geri döndü. Ali Koç tarafından yapılan aksi yöndeki açıklama, olağanüstü genel kurula beklenen sayının ulaşmasını sağlamaya yönelikti, o kadar. Defalarca dedim, bir kere daha söyleyeyim. Bugün yapılacak Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında bir karar alınmayacak, alınan kararla ilgili olarak yönetime de bir yetki verilmeyecek. Bir karar alınsa da bir yetki verilse de tüzüğe aykırı olacağından bunun hukuksal bir geçerliliği yok. Bunlar, genel kurulun yapılabilmesi için gereken sayıda üyenin gelmesini sağlamak, katılımı artırma için ortaya konan havuçlar. Toplantının (arzulanan) amacı, Ali Koç'un hazirana kadar güven tazelemesi, haziranda aday olarak devam edebilmesi için uygun ortamın yaratılması. Fenerbahçe Spor Kulübü ne ligden çekilecek ne küme düşecek ne de başka bir ülkenin ligine gidecek.
SÖZÜN BEDELİ SÜPER KUPA
Büyük bir çoğunluğa göre, ülkemizdeki futbol iklimine karşı ortaya konabilecek en makul ve ölçülü tepki (yaptırımları ağır olsa da) Fenerbahçe'nin Süper Kupa finaline çıkmaması olacak. Mali sonuçlarına katlanmanın yanı sıra Süper Kupa finaline çıkmayan takım, takip eden sezon Türkiye Kupası'na iştirak ettirilmiyor, hak kazansa bile yani lig şampiyonu olsa bile süper kupa finalinde oynatılmıyor. Muhtemeldir ki yönetim 3 haftadır süren süreç sonunda "Dağ fare doğurdu" dedirtmemek, Ali Koç'un tabiri ile "Hiçbir şey yapmamak bir ihtimal değil" sözünü yerine getirebilmek için 7 Nisan'da oynanacak olan Süper Kupa Finali'ne çıkmayacak.
Bu vesile ile benden Ali Koç ve yönetim kuruluna naçizane bir tavsiye; lütfen 7504 sayılı yasada başkan ve yöneticiler için öngörülen cezai ve mali sorumluluklarla ilgili düzenlemelerine bir bakın. Sonradan 7504 sayılı yasadan haberimiz yoktu demeyin. Ben bu yazımı kaleme almadan önce yasanın hazırlanmasında emeği geçen bir akademisyen hukukçu ile görüştüm. Onun söyledikleri, bu durumda, 7504 sayılı yasanın uygulanacağı, başkan ve yönetim kurulunun cezai ve mali sorumluluklarının olacağı yönünde. Bu noktada bir uyarı daha yapmakta fayda görüyorum. Üyeleri Genel Kurul Toplantısı'na davet eden çağrı merkezi görevlileri üyelerin eşleri ve çocukları ile toplantıya gelebileceklerini söylüyor. Yine Dereağzı'nda ve Yoğurtçu Parkı'nda, üye olmayanların da genel kurula sokularak çoğunluk sağlanacağına dair konuşmalar var. Aman ha, sakın ha böyle bir şey yapmayın. Konuştuğum hukukçu akademisyen dostum 7504 sayılı yasanın 47'nci maddesinin 10.paragrafını bana gösterdi.
Madde aynen şöyle; "Genel kurul ve diğer spor kulübü organlarında yapılan seçimler ve oylamalar ile oyların sayım ve dökümüne hile karıştıranlar ve defter veya kayıtları tahrif veya yok edenler veya gizleyenler, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır." Benden hatırlatması aman ha!
AZİZ BAŞKAN SAHAYA
Aziz Yıldırım, Düzce'de yaptığı konuşmada, Fenerbahçe'nin bu sezon şampiyon olacağını, 8'de 8 yapıp şampiyon olacağını, futbol faaliyetine son verme ya da alt lige inme fikrine karşı olduğunu söyledikten sonra Ali Koç'a "Düşman kim?" diye sordu. Konuşmasının devamında ise kendisinin de Ali Koç'un göstereceği düşmana karşı camiayla birlikte mücadele etmeye hazır olduğunu ifade etti. Aziz Yıldırım son olarak, genel kurula katılmayacağını söyledi. Bu konuşma sonrasında sosyal medyada yine klasik olarak, Alici ve Azizci takımı birbirine girdi. Arkadaşlar ben de bu konuda fikrimi söylemek istiyorum. Aziz Yıldırım'ın açıklaması efsane bir başkanın yapması gereken açıklamaydı. Ali Koç'a "Düşmanın ismini koy, birlikte mücadele edelim" diyor Aziz Yıldırım. Bunda ne var? Lider komutan, hedef gösterecek ki askerleri onu takip etsin. FETÖ ise FETÖ. TFF ise TFF. Lider, düşmanı kimse adını söylesin.
Korkmasın.
Liderler bunun için var. Bunun bir bedeli varsa ödenmek için var. Aziz Yıldırım, 3 Temmuz'da FETÖ'yü düşman olarak gösterdi. Devletin içine (yargı, emniyet, siyaset) sızan FETÖ ile mücadele etti. Ağır bedeller ödedi. Ancak onun gösterdiği hedefe yönelen Fenerbahçe taraftarları FETÖ'yü ilk kez bozguna uğratıp, âdeta denize döktü. Fenerbahçe Başkanlık makamı bunu gerektirir. Başkan düşmanın ismini koyar, camia tek vücut savaşa girer. Girmeyenleri de tarih yazar. 3 Temmuz bu şekilde olmadı mı? Neden bu asırlık camia bazı isimlere bugün 3 Temmuz'dan gelen tepkisini her gördüğü yerde koyuyor? İşte bunun için.
Bir sözüm de Aziz Yıldırım için olsun. Efsane başkan, bu camianın sığınacağı güvenli liman olduğunu hatırlasın lütfen. Muhtemeldir ki Aziz Yıldırım, sürecin yönetimine tepkili. Futbol takımının 8'de 8 yapıp şampiyon olacağına inancı tam olduğu, kupaların kazanılması için gerekli olan sükuneti ve konsantrasyonu bozduğu düşüncesinden ötürü Ali Koç'a kızgın. Kongreye gelse bu duygularını içinde tutamayacağını düşünüyor olmalı. Bu düşüncelerini genel kurulda açıklarsa sağlanmak istenen birlik beraberliğin zarar görebileceğini de düşünüyor olabilir. Ancak Aziz Bey, genel kurulda hiç konuşmadan da varlığı ile mesaj verebilir. Genel kurul için bir araya gelen Fenerbahçeliler 20 yıl başkanlık yapmış efsane Başkan Aziz Yıldırım'ın varlığı ile en çok ihtiyaç duydukları manevi desteği bulabilirler. En azından yaşayan bir Fenerbahçe efsanesini görmenin mutluluğunu yaşarlar diye düşünüyorum.
Son olarak seçimlerin ertesi günü PFDK sevklerini yapan TFF, spora siyasetin müdahil olduğu fikrini akıllara getirmiş oldu. Sadece futbolcuların olması gereken yerde sahada kavga etmedi Fenerbahçeli oyuncular, cisimlerle, maskelerle saldıran holiganlara karşılık vermek zorunda kaldılar. Bu nedenle hiçbir Fenerbahçeli futbolcuya ceza veremezsiniz beyler. Boşuna zorlamayın.