1993 yılının başlarıydı. Bosna’da Müslüman nüfusun Avrupa’nın ortasında ve Birleşmiş Milletler’in ‘gözetiminde’ Sırp ırkçıları tarafından katliamdan geçirildiği günler... Merhum Cumhurbaşkanı Özal, hem ‘müttefikleri’ Sırp ve Hırvat ordusunu durdurmaya ikna etmekle uğraşıyor, hem de başta Bosna Dayanışma Grubu gibi sivil girişimler üzerinden Boşnaklara gıda ve ilaç göndermeye çalışıyordu.
Saraybosna, üç yanını çevreleyen tepelerdeki tankların ateşi altındaydı. Yiyeceğe ulaşmak için korunaklı pazar yerine gidenler de havan mermilerinin hedefi oluyordu. Dışarıdan gelen yardımlar ancak Şida (Şehida) Teyze’nin şehir dışındaki evinin altından açılan tünelden kente sokulabiliyor, bunlara ulaşmak için de ‘sniper’ kurşunları arasından geçmek gerekiyordu.
Bugün Saraybosna’ya gidenler bu tüneli, çocuklarına birkaç patates almaya giden insanların havan mermisiyle parçalandığı Pazar yerini ve duvarlardaki sniper kurşunlarının izlerini görebilirler.
Saraybosna’ya her gidişimde onlarca tanıktan ‘soykırım’ ve ‘kimsesizlik’ öyküleri dinledim.
Tek ‘kimseleri’ olabildiği kadar Türkiye’ydi.
“Bir millet olduğumuzu bu savaş öğretti bize” demişti, Başçarşı’da alışveriş yaparken kahve ısmarlayan bakırcı; bu ifadeyi çift anlamlı kullandığını vurgulamak için “Türkiye ile bir milletiz” diye eklemişti. Ve “Bugün bile bizi yalnız zannediyorlar. ‘Kiminiz var’ diyorlar, ‘Türkiye’ diyoruz. ‘Türkiye’de kaç Boşnak var’ diyorlar, ‘72 milyon Boşnak var’ diyoruz” diye devam etmişti.
Bakır cezve takımımızı ve ‘ay yıldızlı’ fincanlarımızın ücretini öderken ‘dolar’ uzattığımız bakırcının “Türk Lirası yok mu” sorusuna nasıl şaşırmıştık...
Türkiye dışında Türk parasıyla alışveriş yapılmasının bir nedeni Türklerin Bosna’yı ikinci vatanı sayarak sıklıkla ziyaret etmesi, diğeri de Ziraat Bankası’nın bulunmasıydı...
Anlamışsınızdır; Taraf’ın Ziraat Bankası’nı “Boşnakları, Sırp ve Hırvatlara karşı güçlendirmek için faizsiz kredi vermekle” suçlayan (!) haberine getiriyorum sözü.
‘Bankacıların fatihi Aydın’ başlığını uygun görmüş gazete; Genel Müdür Hüseyin Aydın’ı ‘fetih ruhuyla hareket etmekle’ suçlamış!
Suç bu kadarla bitmiyor; “Suriye’deki muhaliflere verdiği destek nedeniyle tartışılan Türkiye, Bosna Hersek’teki Müslümanları da destekleme kararı aldı. Krediler Boşnaklar, Sırpların arazilerini alsınlar diye verildi.”
Aslında haber İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Sırpça ve Hırvatça yazılmalıydı, zira hedef oralar. “Bakın, Türkiye Suriye’de El Kaide’yi, Bosna’da da Müslüman Boşnakları destekliyor. İktidar Avrupalı değil İslamcı” mesajı açık.
Haberdeki bir cümle de Türkiye kamuoyunu Boşnaklara karşı kışkırtmaya yönelik: “Ziraat Bankası yurt içinde sıfır faizli konut kredisi kullandırmıyor.”
72 milyon Boşnağı Boşnaklara karşı kışkırtmak... Zekice!
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Brüksel’den gittiği Tunus’ta Bosna’daki olayları öğrenince uçağı Saraybosna’ya döndürdü. Çünkü Sırbistan ve Hırvatistan liderleri oradaydı! Mesajı açıktı: “Boşnaklar yalnız değil, biz bir milletiz.”
Habere tepkiyi de oradan verdi ve ‘azmettiricileri’ işaret etti: “Türkmenlere giden yardım TIR’larını durduranlarla aynı.”
CHP’nin Boşnak milletvekili Faik Tunay da şaşkındı; “Bosna bir milli davadır. Keşke daha fazlasını yapabilsek. İktidarın dış politikadaki bazı icraatlarını eleştirebilirim ancak Bosna ve Balkanlara yaptıklarını asla inkar edemem. Taraf, hangi akılla bu habere imza attı?”
Ben de Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’ı arayıp tebrik ederek ‘suç ortağı’ oldum!
‘Taraflı’ haberde yer verilmeyen gerekçeyi anlattı: “Boşnaklar soykırıma uğradı, evlerini, arazilerini terk etti. Türkiye yeniden evlerini yapsınlar, arazilerini eksinler, işlerini kursunlar diye Boşnaklara kredi açıyor. Bu haberle kime hizmet edildiğini anlamıyorum. Biz işimize bakıyoruz, şimdi orada nasıl kalıcı olduğumuzu gösterecek bir genel müdürlük binası yapıyoruz.”
Not: Ziraat’in Bosna-Hersek’te 7 kentte şubesi ve şube açamadığı yerlerde 14 ofisi var.
Tavsiye: Bosnalı gazeteci Emine Şeçeroviç’in savaşta çocuk olmayı anlattığı ‘Kurşunların da rengi var’ kitabı her şeyi anlatıyor.