Milletvekili aday listelerinin seçimlere etkisinin ne kadar olduğu konusunda çok keskin iddialarda bulunmak mümkün değil. Çünkü hem seçim barajından hem de en muhkem örgütlü yapıyı temsil eden parti kurumsal kimliğinden dolayı, isimlerin tek tek veya beraberce oluşturduğu sinerjinin seçim sonuçlarına yansımasını hesaplamak kolay değil. Buna rağmen, kurumsal kimliğin taşıyıcı özneleri olarak isimlerin tercihlerin şekillenmesinde etkisi olduğu muhakkak.
Adaylardan yola çıkılarak yapılan genel değerlendirmelere bakıldığında da, bireysel olarak özgün anlamı olan isimler dâhil, toplamda adayların oluşturduğu parti kurumsal resmi, asıl odağı oluşturmaktadır.
İktidar partisi açısından, test edilmiş birçok isim, icraat ve hayata geçirilmiş politikaların varlığı, muhalefete dair yapılan değerlendirmelerden farklı bir okuma yapılması imkânını vermektedir. Bu durumun en bariz ve görünür hali seçim beyannameleridir. Muhalefet partilerinin tamamı elle tutulur beyannameler dahi hazırlayamazken, AK Parti için seçimler öncesi beyanname hazırlığı başlı başına önemli bir iş konumundadır. Beyannamede ortaya koyulan vizyon, içerik ve üzerine vurgu yapılan noktalar, aday profillerinden ortaya çıkan resimle örtüşmektedir.
AK Parti aday profilinin 2015 Seçimlerindeki en önemli özelliği, başarılı bir elit transformasyonunun kendisine oy veren seçmen profiline mütenasip bir şekilde hayata geçirilmesidir. Başka bir deyişle, ‘ikinci yeni’nin, yıllar içerisinde birikmiş olan tecrübeden istifade ederek dizayn edilmesine gayret edilmiştir. Bu hem sürekliliği sağlama noktasında hem de ‘kavli cedit’ imkânına kavuşmak için elzem bir yaklaşımdır. Benzer bir durumu 2002 Seçimleri öncesinde yaşayan AK Parti, başarı imkânını yakalamıştı.
CHP’nin oluşan listesine bakıldığında ise mecburiyet neticesinde ortaya çıkan parçalı yapının korunması konusunda istikrarın sürdürüldüğü söylenebilir. Yani toplumsal yapıda kimlik ve ekonomi-politik bariyerlerden dolayı yan yana gelmekte zorlanan farklılıkları seçilecekler düzeyinde yan yana sıralayan bir yaklaşım yine sürdürülmüş. AK Parti karşıtlığı ortak zemininde mezkûr varoluşsal farklılıkları kamufle eden bu yapı, seçimler için adaylar nezdinde bir araya getirilmiş durumda. Her ne kadar bu çizgi korunmuş olsa da, ön seçimden dolayı, örgütlü yapılar CHP listelerinde çok daha rahat bir şekilde kendilerine güvenli yerler bulmuş oldular. Bu durumun parçalı yapıyı ne kadar derinleştirdiğini önce 7 Haziran’da, ardından da ilerleyen süreçte göreceğiz. Özellikle Alevilerin, HDP baskısına rağmen, ön seçimde elde ettikleri avantajlardan 7 Haziran’da CHP lehine vazgeçip geçmeyecekleri seçimler üzerinde doğrudan etkili olacaktır.
MHP hâlihazırda oldukça konforlu siyasi halini, listelerinde bazı ağır isimleri aday göstermese de, çarpıcı siyasi hamlelerden uzak durarak sürdürme eğiliminde. MHP, eski Türkiye’nin zayıflayan ama hâlâ varlığını sürdüren reflekslerinin toplumsal yapıdaki karşılığını siyasete tercümeye etmeye devam ediyor. Bu yapı ciddi anlamda zaman zaman arafta kalsa da, ‘Mecliste olma’ nihai hedefini hayata geçirmekte zorlanmıyor.
HDP seçimlerin en dikkatle izlenen partisi olmaya adayken, listelerinden ortaya çıkan manzara ise oldukça derin bir karmaşadan ibaret. Listelerine bakılırsa, oy getirebilecek herkese ve her şeye açık bir ‘taşıyıcı parti’ konumuna oturan HDP, son tahlilde tarifi zor radikal bir sol-ulusalcı hareket neticesinde varlığını sürdürüyor. Bu yönüyle aday olan her bir ismin HDP’nin büyük bir kısmını paranteze alarak var olması gerekiyor. En naif çevreci isimlerin PKK terörünü, en İslamcı isimlerin İslamofobik HDP hallerini, en liberal isimlerin en kaba Kürt ulusalcılığını yok saymaları gerekiyor. Bu konuda adaylar nezdinde çok fazla bir sıkıntı çıkmasa da, Türkiye vasatının bu siyasal işportacı yaklaşıma ne kadar teveccüh edeceği şüpheli.