İki yıldır serbest, bir yıldır da resmi olarak yuvarlak bir masa etrafında toplanan ve fakat en önemi işlevini yerine getirip seçimlere 70 gün kala bile ortak Cumhurbaşkanı adayını belirleyemeyen 6'lı Masa cazibesini -yurtiçinde- tamamen yitirdi.
24 gün öncesine kadar pembe dizi tadında takip edilen "masa ve ötesi" artık can sıkan bir başlığa dönüşmüş durumda.
Sebepleri var bunun.
İlki masadaki parti liderlerinin kibri, bencilliği ve siyasi beceriksizliği.
Diğeri ise Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki büyük depremin yarattığı yıkımın da, deprem beklenen İstanbul başta olmak üzere İzmir, Manisa, Balıkesir, Adana gibi büyük şehirlerin CHP-İP ve diğerlerine teslim edilemeyeceğinin, yapılması gereken kentsel dönüşümün ancak ve ancak AK Parti- Cumhur İttifakı eliyle yapılabileceğinin herkes tarafından anlaşılmış olmasıdır.
BİR NEVİ KIYAMET
Zira ülkemiz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün dediği gibi, "deprem fırtınasına tutulmuş gibi". 6 Şubat'tan bu yana 11 bin 400'ün üzerinde artçı olmuş bölgede.
Yıkım inanılmaz derece büyük. 11 il, 62 ilçe ve 10 bin 190 köyün yeniden ayağa kaldırılması, acıların paylaşılması, yaraların sarılması gerekiyor.
Bunun için de güçlü, tecrübeli, merhametli ve çalışkan bir iktidara ihtiyaç var.
Zaten muhalefetin halletmesi gereken daha mühim işleri var!
Nitekim gördüğü felaket karşısında şaşkınlığını gizleyemeyip "apokaliptik" "kıyamet gibi" tanımlaması yapan BM Dünya Gıda Programı İcra Direktörü David Beasley'in aksine "depremi fazla da büyütmeyin" diyor Kılıçdaroğlu.
Masanın lideri!
EYT BİLE SÖZ VERİLDİĞİ GİBİ
İşler umdukları gibi gitmedi çünkü.
Hükümet-devlet enkazın altında kalmadı.
Bilakis...
1999 Gölcük depreminden sonra memurların maaşlarını bile ödeyemediği için emekliliğe yaş sınırı getiren parlamenter sistemin zayıf koalisyon hükümeti, EYT adında devasa bir soruna yol açmıştı.
Şimdi ise Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarı tarihin gördüğü en büyük depremlerden ikisi peş peşe yaşanmış olmasına, yıkımın maddi maliyeti 34 milyarı bulmasına rağmen verdiği sözü tuttu.
EYT'yi yasalaştırdı. Hak sahipleri ilk maaşlarını Nisan ayında alabilecekler.
Dolayısıyla kaybettiği canlara ağlasa da yıkımdan güçlenerek çıkacak Türkiye.
Bunu görüyor 6'lı masanın müdavimleri.
MUHALEFET ENKAZ EŞELERKEN ALTINDA KALDI
Felaketin büyüklüğünü biliyor, sahada devletin, hükümetin, milletin birlik olduğunu, araya nifak sokulamadığını, yalan ve manipülasyonun bir kez daha işlemediğini "aynel yakîn" tecrübe ediyorlar.
Haliyle moraller bozuk.
Grup toplantılarında hayali hamasi konuşmalar yapıp atıp tutsalar da parti liderleri, deprem bölgesinde kimin ne yaptığını, çok konuşup ortalığı velveleye verenlerinse hiçbir şey yapmadığını en iyi depremzedeler biliyor. Vatandaş biliyor.
Kimse bir şey beklemiyor artık 6'lı masadan.
Ama gel gör ki kendisine uyumlu, kullanışlı bir "maşa" arayışında olan "Batı" için durum öyle değil.
Bir tek Batının beklentisi var yani masadan.
Nitekim 14 Mayıs seçimlerine dair öngörülerini, Erdoğan gider masa iktidara gelirse, neler olacağına beklentilerini yazan son mecra İngiliz haber ajansı Reuters oldu.
MASANIN SADAKATİ KİME?
Hugo Dixon imzasıyla servis edilen analize göre Avrupa ve ABD sadakat istiyor Türkiye'den.
Dolayısıyla şimdiye kadar belediye başkanları, parti başkanlarıyla gizli gizli yapılan büyükelçi görüşmeleri artık ABD ve AB ile açıktan yakın ilişkilere dönecek.
Böylece 6'lı masa yönetimi İsveç ve Finlandiya için (PKK'ya destek veriyor deyip NATO'nun canını sıkmayarak) NATO'ya üyelik yolunu açacak.
6'lı masa Türkiye'yi döviz kredisi için Uluslararası Para Fonu (IMF)'nin kapısına götürecek. (Artık IMF boyunduruğundan şikâyet etmeyecek Ankara, ekonomik bağımsızlıktan söz etmeyecek.)
(6'lı Masa Batıya itaat ederse) Batı'dan yatırım akışı olabilir, Türkiye ile AB yeni ticaret anlaşmaları imzalayabilir.
(Kendi menfaatlerini kollamaktan vazgeçerse 6'lı masa idaresindeki Türkiye) Rusya'ya uygulanan ambargolara da katılacak.
Ve elbette dilediğinde Çin'e karşı denge unsuru olarak kullanabilecek ABD Türkiye'yi.
Madem İngiltere için bile durum bu kadar net, 6'lı masa demeyelim artık onlara.
Köşe komşum Resul Tosun'un dediği gibi, bundan böyle "6'lı maşa" olsun isimleri.