İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis cezası, siyaset gündemine bomba gibi düştü.
6'lı masanın adayı kim olacak, ne zaman açıklanacak derken bugünden itibaren bambaşka şeyler konuşulacak.
İmamoğlu'na, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi.
Kararda istinaf ve Yargıtay yolu açık bırakıldı. Karar İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay'da kesinleşirse İmamoğlu'nun belediye başkanlığı düşecek, hiçbir seçimde aday olamayacak.
Kesinleşme süreci henüz belirsiz. 3 ay diyen var, 6 ay diyen, 2 yıl diyen var... Dolayısıyla 6'lı masada aday belirleme kararı bundan etkilenebilir ve belki de hızlanabilir.
Mahkeme kararından 24 saat önce Kılıçdaroğlu'nun, "iki belediye başkanımız da işini yapmalı" sözleri, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun önünü kesme hamlesi olarak görülürken, İmamoğlu'nun da, "bu omuzlar her yükü taşır" çıkışı ile adaylıkta ısrarcı olduğu vurgulanıyordu.
Yargı kararı, şimdi kimin işine yarayacak?
Acaba bugün İstanbul'da toplanacak 6'lı masa, İmamoğlu'nun adaylığını ilan eder mi?
Neden böyle düşünüyoruz?
Çünkü bütün muhalefet, 6'lı masadakiler, TİP, HDP hepsi mahkemenin kararı sonrasında bu anı bekliyormuş gibi sütre gerisinden fırlayıverdi.
"Biz de Saraçhane'ye doğru geliyoruz" açıklamaları tam bir eylem birliği...
Karar saat 18.00'de verildi ama İmamoğlu 16.00'da CHP'lileri Saraçhane'ye çağırdı. Bir yandan mahkemeye baskı, bir yandan meydan okuma vardı.
Öyle bir meydan okuma ki, 6'lı masanın adayı olarak otobüsün üzerinden konuşuyordu.
Akşener de Ankara'dan yola çıkmış ve otobüsün üzerinde yerini almıştı. Hızını alamadı, makamında İmamoğlu'na ablası gibi sarılıverdi.
Açıkça Kılıçdaroğlu'na emri vaki yapılıyordu.
Kılıçdardoğlu tezgâhı anladı ve Almanya gezisini, J. Rifkin ile çok önem verdiği o görüşmeleri bıraktı, Berlin'den özel uçakla İstanbul'a döndü.
Şimdi Türkiye'yi düşünmenin sırası değildi, adaylık elden gidiyordu...
6'lı masanın öteki liderleri de Karamollaoğlu, Babacan, Davutoğlu, Uysal peş peşe İmamoğlu'na destek mesajları yayınladılar; "biz de yarın İstanbul'da İmamoğlu'nun yanındayız" dediler.
İngiliz haber ajansı Reuters, İmamoğlu ile ilgili kararı, "Türkiye'de önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a güçlü bir rakip olarak görülen muhalefet siyasetçisine siyasi yasak getirildi" başlığıyla dünyaya duyurdu.
Yani İngiltere'nin de gönlündeki adayın İmamoğlu olduğunu fısıldayıverdi...
Kılıçdaroğlu, "Herkesin şunu çok iyi bilmesini isterim ki, bu ülkede artık darbeci de Saraydır, yasakçı da Saraydır." diye gürlerken aslında şunu da söylemiş oluyor: "Biz adayı bir türlü belirleyemedik, bizim adayımızı da yargı üzerinden 'Saray' belirliyor..."
Muhalefettekilerin hiçbiri, İmamoğlu'nun, "Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret' suçu işlemesine itiraz etmiyor.
İmamoğlu yasalar karşısında layüsel mi? İmamoğlu'na yargı hesap soramaz mı?
Anayasa'ya göre görülmekte olan bir dava hakkında beyanda bulunulamaz, mahkemelere asla baskı uygulanamaz. Başta İmamoğlu ve 6'lı masadakiler, yargıya karşı halkı isyana çağırıyor.
Daha karar açıklanmadan, "Saraçhane'de toplanıyoruz" kabadayılığı kime karşı?
Tamam, anladık 6'lı masadakilerin başına yargı saksısı düştü ama bir an önce toparlanıp sükûnete ermeleri lazım.
Bilhassa bugün sakin kalmalarında sayısız fayda var.
Keskin sirkenin zararı küpünedir...