KASIMPAŞA VE SİVAS’IN PERFORMANSI, PEŞLERİNDEN GELENLERE ÖRNEK OLUYOR
Futbolumuzun lokomotifi sayılan belli kulüplerin dışında; ligi forse edecek yeni itici güçlere ihtiyacımız var. Zirveyi zorlayan, “Kolay maç” kavramını tamamen ortadan kaldıran, heyecan ve hedef yüklü takım sayısı daha da artmalı.
Milli maçlar nedeniyle ara verilen lig, daha çok kötü durumdaki takımlara avantaj sağlıyor. F.Bahçe gibi düzenini kurmuş, temposunu yakalamış ve ciddi bir sorun yaşamayan kulüpler; bu tür aralardan sonra belirgin bir “Balans Ayarı” sorunu yaşıyor. Umarız F.Bahçe bu tür bir eksen kaymasına uğramaz. Çünkü, özellikle hocasının yükselen stratejik yapılandırma grafiği ile; farklı bir konuma oturdular.
Sarı-kırmızılılar; Aysal’ın Terim’le girdiği gereksiz inatlaşmanın olumsuzluğunu yaşıyor. G.Saray bir anda kendini sorunlar içinde buldu. Kabak Mancini’nin başında patlayacak gibi... Oysa kulübü bu duruma getiren başkanın ta kendisi... Şimdi flaş bir transferle dikkati başka yöne çekmeye çabalıyorlar. Ama temel çatırdıyorsa, tavanı altınla kaplamak boşuna...
Uyum sorunu yarattılar
Fernandes ve Almeida’nın, yangında ilk kurtarılacak eşyalar arasında sayılması; bu ikisini takım içinde ayrıcalıklı bir konuma getirdi. Onlar da bunun rehaveti içinde, fazla nazlı davranmaya başladı. Bu ikiliye dört elle sarılmak, takım içinde uyum sorunu yarattı. Oğuzhan, Olcay Şahan ve Gökhan Töre gibi isimler; kendilerini ikinci sınıf hissetmeye başladıkların da, performans düşüklüğüne uğradılar. Beşiktaş Fernandes-Almeida konusunda kaş yapayım derken göz çıkarmasın... Kaybettiklerini kazanmaya çalışırken, kazandıklarını da kaybedecek.
Bordo-Mavililerde ise yönetim, tüm enerjisini 2010-11 sezonunun kupasını Fenerbahçe’nin elinden almaya harcarken; arada kendi takımları güme gitti. Mücadelelerinde haklılar ama, “Hayatlarının tek sorunu” o değil... Kötü geçen bir lig sezonuna rağmen; hocalarının geleceğine yönelik bir kuşku yaşatmamaları, olumlu bir gelişme... Teknik direktörlerine karşı hoşgörülü olmaları güzel.