İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya görevdeki ilk 90 gününün Z raporunu kamuoyuyla paylaşmak, soruları cevaplamak amacıyla Ankaralı habercilerle bir araya geldi dün.
Kültürel faaliyet ortamları dışında pek sık karşılaşmadığımız hoş bir uygulamayla karşıladı bizleri. İçişleri Bakanlığı Güvenlik ve Acil Durumlar Merkezi'nin (GAMER) şık ve işlevsel salonunda önce dört kişilik oda orkestrasının başarılı icrasını, sonra Bakan Bey'in sunumunu dinledik.
Bakan Yerlikaya terörden uyuşturucuya, siber suçlardan kaçak göçmenlere, suç örgütlerinden depremin sebep olduğu hasarın giderilmesine kadar çok geniş bir alanda yapılanları iki saate sığdırmayı başardı. 360 derecelik hızlı bir tam tur atsak da yetkili-sorumlu makam "İçişleri"; içişlerinin de 81 vilayeti ve 85 milyon + yabancıları kapsayan geniş bir görev alanı olunca onlarca habere konu olacak ciddi bir yekûn çıktı ortaya.
Bu yazıda -yer darlığı sebebiyle- terörle ilgili notları önceleyeceğim ama diğerlerini başka yazılara yorumlara yedireceğimden emin olabilirisiniz...
Ama toplantının tamamı ne hakkındaydı derseniz iki kelimenin/kavramın sıkça tekrarlandığını söyleyebilirim: Birincisi huzur, ikincisi hukuk.
HUZURUN TEMİNİ, HUKUKUN İCRASI
Bakan Yerlikaya'nın verdiği bilgiler önemliydi. Bakan Bey bilhassa gelen soruların odaklandığı noktaları açarken "huzuru temin ederken hukuka uygunluğa" da sıkça vurgu yaptı.
Gerçi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 15 Temmuz darbe-işgal girişiminin geri püskürtüldüğü gece dahi hukuktan ayrılmayarak, yapılan her işlemi savcılar eliyle ve anayasal yetkiler çerçevesinde yapmayı başararak temiz sicili itinayla korudu. Bu tartışmasız bir hakikat.
Üstelik geçen sürede antidemokratik müdahale tehditlerini bertaraf ederken de teröre karşı mücadele verirken de devletin güvenlik hassasiyeti göstermesini kimse yadırgamamalı. Teröristlerin yahut şüphelilerin yargılanması ve salıverilmesi yahut cezalandırılması devletin bekasıyla masum vatandaşların yaşama hakkı başta olmak üzere haklarını hukuklarını korumak içindi. Bu gerçeği de akılda tutmak gerek.
TERÖR SEVİCİLER PISTI
Bakanlığa bağlı güvenlik birimleri son 90 günde terör örgütlerine 43 bin 490 operasyon düzenlemiş. 40'ı teslim, 27'si -teslim olmadığı için- ölü olmak üzere 258 terörist etkisiz hale getirilmiş.
Bakan Yerlikaya operasyonların hangi terör örgütlerine hangi çerçevede yapıldığının detaylarını da verdi ancak benim dikkatimi çeken asıl şey terörle mücadele konseptinin değiştiği 2016'dan bu yana aldığımız ciddi mesafe oldu.
Evet terör tehdidi bizi hala meşgul ediyor. Evet, güvenlik güçleri ve istihbaratımız ciddi mesai harcıyor buna. Ama şurası bir gerçek ki 40-45 yıldır ülkenin birinci gündem maddesi olan, canımızı yakan terör sorunu artık baskılanmış durumda. Teröristler saklandıkları inlerden, gaybubet evlerinden, karanlık dehlizlerden ne zaman kafasını uzatsa, güvenlik güçlerini buluyor karşısında. Yakalanıyor ve yargılanıyorlar.
Üstelik terör örgütlerinin içeriden ve dışarıdan 'network'ü afişe oldu, finansmanı kesildi, eleman devşiremez, terörü sivil eylem diye yutturamaz oldular.
SEZGİN TANRIKULU İNTİHAR EYLEMCİSİ Mİ?
Hatırlayın nasıl da gür çıkardı sesleri.
Katıldığım TV programlarında teröristlerin insan haklarını masumların haklarının üstünde tutanlarla girdiğim tartışmaları dün gibi hatırlıyorum. Akademisyenlere, gazetecilere hatta hukukçulara en önemli ve öncelikli insan hakkının "yaşama hakkı" olduğunu anlatmaya çalışmak o günlere dair zihnimde kalan en oksimoron durum. O isimlerden bazılarının sonradan CHP'den vekil seçildiğini not ederek kapatayım bu bahsi.
2010 sonrasında "insan hak ve özgürlükleri", "demokrasi", "hukuk" gibi meşru kavramlar arkasına saklanarak terörü, teröristi övmeyi, desteklemeyi, haklı çıkarmayı meslek edinenler bitmedi elbette ama sesleri cılız çıkıyor artık. CHP ve HDP dışında açıktan terör seviciliği yapan kalmadı. Sezgin Tanrıkulu son "intihar eylemcisi" belki de.
ANNELER TERÖR ÖRGÜTÜNÜ YENDİ
Teröre karşı verilen mücadelenin şahikası Diyarbakır anneleridir. Haklarını teslim edelim.
Güvenlik güçlerinin ve onlara bu gücü veren siyasi iradenin sayesinde anneler destan yazıyor. Hacire Anne'nin yaktığı meşale PKK'yı bitiriyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın verdiği güncel rakama göre son 90 günde 4 PKK'lı daha teslim olarak kavuşmuş ailesine, hayatına, özgürlüğüne...
Böylece 5 yılda anneler sayesinde 46 can kurtuldu terör canavarının elinden.
İSİMSİZ KAHRAMANLAR TAKİPTE
İsimsiz kahramanlar istihbaratçılar ise en büyük teşekkürü hak ediyor.
Türkiye caddelerinde, meydanlarında kan akmıyor şükür. Terör örgütleri intihar bombacılarıyla, tuzaklanmış araçlarla can alamıyor, kaos üretemiyor. Ama deniyor!
Son 90 günde 37'si bombalı olmak üzere 44 terör eyleminin önlendiği söyledi İçişleri Bakanı.
İki güne bir saldırı girişimi demektir bu!
Teşebbüs gerçekleşmeden müdahale etmiş güvenlik güçleri.
Peki nasıl sağlanmış bu başarı?
Ali Yerlikaya'nın cevabı şöyle:
"Çünkü;
- İstihbaratta güçlüyüz.
- MİT ile işbirliği halindeyiz.
- Sahaya hakimiz.
- Teknolojiyi iyi kullanıyoruz.
- Sahadan gelen her bilgiyi ciddiye alıyoruz.
- 60 hava aracıyla 7/24 takipteyiz.
- Vatandaşımız huzurdan taviz vermek istemiyor, her aşamada yanımızda".