Milli Takımımız maça çok iyi başladı. Hemen oyunun başında Cenk Tosun ile 1-0 öne geçtik. Daha maçın ilk golünün keyfini yaşarken Selçuk’un kornerden gelen topunda bir kez daha Cenk, kafa vuruşu ile skoru ikiledi. Olcay biraz kontrollü olsaydı hemen üçüncü golümüzü atan olurdu. Olsun. Her futbolcunun başına gelebilecek pozisyon olarak geçiştirebiliriz.
Hetemaj, Finlandiya adına gollük plasesini yaparnken, topun kalemizin direğinden dönmesini de şansımız olarak görebiliriz.
Milli Takımımız ilk yarım saat rakibi Finlandiya’ya olağanüstü üstünlük sağladı. Birbiri ardına goller atarken skoru daha fazla artılara getireceğini bekledik. Ama her nedense maçın ilk yarısının son dakikalarında tempomuz düştü. İlk yarıyı da bu skorla, 2-0 bitirmiş olduk.
Maçın ikinci devresinde ise Finlandiya takım halinde ortaya koyduğu futbolla olağanüstü baskı kurdu. Milli Takımı kendi yarı alanına adeta kilitlenmiş oldu. İlerde çoğalamazken, zaman zaman Cenk’i yalnızlığa mahkum bıraktık. Biz ‘skoru arttırırız’ diye beklerken, skoru muhafaza etmeye çalıştık. Elbette takım halinde iyi savunma yaptık ama gol atacak pozisyon üretiminde bekleneni veremedik.
Eğer bizim Milli Takım maçın ilk dakikalarında golleri sahiplenmemiş olsaydı özellikle ikinci devredeki pasif futbolu ağır eleştirilerle karşı karşıya kalırdı. İki gol atmışsın, avantajlı duruma geçmişsin... Kendi yarı alanında takım halinde savunma anlayışı gereksiz uğraşıdan öteye gidemezdi. Finlandiya’nın üstün oynadığı dönemlerde en büyük eksiklikleri gol atma becerilerinden yoksun kalmaları idi. Bu sayede ve maçın ilk yarım saatindaki futbolumuzla, Cenk’in atmış olduğu gollerle galip gelerek üç puanı sahiplenmiş olduk.