Türkiye’nin ilk uzun metrajlı ve üç boyutlu animasyon filmi Uzay Kuvvetleri 2911 Eylül ayında gösterime girecek. Filmin yönetmeni Şahin Michael Derun ile Türk uzay gemisi TCG Savarona’nın güvertesinde konuştuk!
sSizi ve projenizi tanıyabilir miyiz? İlk uzun metrajlı animasyon filmi projesi nasıl ortaya çıktı? Türkiye neden bu konuda geride kaldı?
Türkiye’deki mentalite yüzünden. Birisinin yol açması, önayak olması gerekiyor çünkü animasyon da gerçekten cesaret işi. Biz yapıyoruz,benim işim bu. Buraya Avustralya’dan geldim. 1989’dan beri sektördeyim, dünyanın dört bir tarafında bu işi yaptım. Burada yapmak hep hayalimdi. Bence işin en zor kısmı gerçeğe yakın olması. Teaser’ı izleyenler animasyon izlediğini unutuyor.
sOyuncular yerlerini sanal karakterleri mi bırakacak?
Bıraktı zaten! Bunu Cameron Avatar’la yaptı.
sAvatar animasyonda son nokta mı?
Hayır. Yapılamayan o kadar çok şey var ki! Seyirci algılayamıyor, o ayrı bir şey. Daha çok başındayız bu işin yani dünya da öyle...
sSizin filminiz de Avatar tarzı mı olacak?
Evet ama Avatar’da gerçek de var. Aslında bir animasyon film değil, gerçek oyuncular, gerçek yüz ifadeleri var. Her şeyin gerçeği çekildi onda. Ama bizim ki final fantasy tarzında. Gerçeğe mümkün olduğunca yakın. Shrek ya da Neşeli Ayaklar gibi değil yani. Daha yüksek standartları olan bir şey.
sKarakterler yerli mi?
Dört ana karakterimiz var. Yıl 2911 olunca, Türk Hava Kuvvetleri’nin bininci yılı. Ben çocukken Uzay 1999 vardı, biz geçtik oraları hala öyle şeyler yok. O yüzden tarihin genel anlamda hiçbir manası yok. Gemide bir Asyalı, bir Japon, bir Amerikalı iki de Türk var ve uzaylılar var. Bir araştırmaya gidilirken girdikleri Nebula’daki kara delik onları üç aylık bir mesafeye atıyor. Orada başka bir ırkla karşılaşıyorlar, savaş çıkıyor. Onların teknolojisi Nebula’nın bu tarafına geçmeye yetmezken, bizim teknolojimizi çalıp bize saldırıyorlar.
BİR CÜNEYT ARKINIMIZ YOK
sO anki dünyayı nasıl hayal ettiniz?
Ayasofya’nın çevresini bayağı bir yeşil yaptım mesela. Daha iyi ve yeşil bir şekilde duruyor İstanbul. Kimliğini bozmadık eskisi de var yenisi de! Bazı şeylerin değişip geliştiğini düşündüğüm için şehri de öyle kurdum, iç içe ve kozmopolit yine. Farazi olarak ışık hızının keşfedildiğini ve maymunun kullandığını düşünürsek, tabii bir de karşı madde var yakıt sorunu. Bu iki engel aşılır aşılmaz ben de gidiyorum...
sBizim bilimkurgu hazinemiz bayağı zayıf. Hala Dünyayı Kurtaran Adam... Bir de Cem Yılmaz’ın filmleri var.
Komik gelecek ama keşke Dünyayı Kurtaran Adam’dan sonra (aynı tarz filmlere) devam etseydi Türkiye. Star Trek’ler 1963-64’te çıktığında gerçekten çok kötüydü. Yayından da kaldırıldı zaten ama sonra her sene neredeyse dizisi yapılıyor. TRT’de Uzay Yolu izleyerek büyüdüm ve sonunda Star Trek’lerde 7 yıl çalıştım. Dizilerimize bakın, kimse insanlara yıldızları gösterecek bir şey yapalım demiyor, ben de bunu anlamıyorum.70’lerde yapılan yerli filmler daha iyiydi. Bugün Cüneyt Arkın yok, atan atlayacak bir tane jön yok.
GÜNDE 21 SAAT ÇALIŞIYORUM
sSizde insan yok mesele de yok, yeniden yaratıyorsunuz... Ne aşamada şu an film?
Yarıladık. Eylül’de vizyondayız zaten. Ekip günde 12 saat çalışıyor. Temmuz 2011’de başladık. İki yıllık bir planımız vardı. Pixar falan bir işi 600 kişiye veriyor, altı ayda bitiriyor. Biz şu anda 25 kişiyiz ve günde 21 saat çalışıyorum.
sKaç dakika olacak?
90 dakika 135 bin kare. 3D ile ikiye katlanıyor ve 270 bin kareye ulaşıyor. X-Man, Iron Man gibi filmlerin yapıldığı motio capture sistemini buraya getirmeseydik yapamazdık. Biz her şeyi mükemmel yapabiliriz çünkü biz dijitaliz. Her detayı yakalarız, işi bozarız.
sDağıtımcı kim ve kaç kopya çıkacak?
UIP. Şu an ikiyüzün üstünde gözüküyor. Ağustos sonunda tridi olmayan sinemaların çoğu 3D’ye geçecek. Ayrıca dünya pazarımız var. Bu sektörün Oscar’ı olan Siggraph 2013 Computer Animation Festival’e davet edildik.
sPeki bu film tutarsa ve sevilirse devamı gelecek mi?
Bu konuda iki tür planımız var. Birincisi bunun devamı olarak ikinci senaryo hazır. Benim en büyük hayalim, Star Trek haline getirmek. Gençlerin sürekli izleyeceği, kendilerine ait kahramanların olacağı bir dizi yaratmak. X-Files gibi bir film yapıp hem çocuklara hem de büyüklere hitap etmek istiyoruz, çocuklar da izleyebilecek yani...