29 Mayıs İstanbul’un fethi coşkuyla, yüzbinlerin katılımıyla kutlandı. O kutlamalar sırasında kafam bir soruyla meşguldü; “Böyle özel, anlamlı günleri niçin kutlarız?”
O gün elde edilen tarihi başarının bugüne yansıması sadece hatırası mıdır?
İstanbul fethedilince bitmiş midir?
Fethedilecek İstanbul bir tane midir?
Herkesin hayali kendi İstanbul’u değil midir?
Her birimizin çocuğu, evladı kendi Şehzade Mehmet’i değil midir?
***
Mesela bugün İstanbul’un fethini kutlayanlar akşam evlerine dönünce ne yaptılar?
Oturup kendi İstanbul’larını nasıl fethedeceklerini mi düşündüler?
Ya da çocuklarını, kendi Şehzade Mehmet’lerini nasıl yetiştireceklerini mi düşündüler?
Yoksa çayı demleyip Survivor mu izlediler?
***
Böyle günler önemlidir, coşkuludur, kutludur, kıymetlidir.
Ama Fatih Sultan Mehmet Han çıksa gelse kabristanından, herhalde işin sadece hamasetinde olan, Ulubatlı Hasan’lığı sadece sosyal medyada paylaşımlarda, haberlerin altında yorumlarda gösterenlere birer Osmanlı tokatı patlatırdı. Şöyle diyebilirdi mesela:
“Kendinize gelin ey torunlarım, kendinize çeki düzen verin.
Fatih’in Istanbul’u fethettiği yaşta olmak değildir marifet,
Fatih gibi dersine çalışmaktır, Fatih gibi dil üstüne dil, ilim üstüne ilim öğrenmektir.
Sadece komutan olup ordunun başında en süslü atın üstünde salınmak değil, dünya tarihinin en iyi dökme top ustası olacak kadar tekniğine hakim olmaktır.”
***
29 Mayıs geçti, bugün 30 Mayıs.
İstanbul fethedildi. Şimdi nefsimizi, benliğimizi hapsetmenin, hayallerimizi, kendi İstanbul’umuzu fethetmenin vakti.
Bugün 30 Mayıs,
Her anne-baba, her birimiz birer Sultan Murat, birer Hûma Hatun olup evlatlarımızı Şehzade Mehmet gibi yetiştirmenin vakti.
Zannetmeyin ki fetihler bitmiştir, savaşlar, mücadeleler sona ermiştir.
At koşturmasalar, ok atmasalar, kalkanlarla savunmasalar da ordular kendilerini;
İHA’ları koşturup, okyanusun altından giden füzeler atıp, füze savunma sistemleriyle kendilerini savunur hale gelmiştir.
Ulubatlı Hasan’lar kalmamışsa da yerlerini artık siber ataklar yapan yazılım dahisi gençler almıştır.
Surların güvenliğinin endişesinin yerini bilgi güvenliği almıştır.
Yani her şey yeni başlıyor, yeniden başlıyor.
***
Sözün özü, 29 Mayıs’ta fetih coşkusunu hakkıyla kutlayabilmek için;
30 Mayıs’tan başlayıp bir sonraki 29 Mayıs’a kadar çalışmak gerek.
Yeni fetihler başlatmak, yeni Fatih’ler yetiştirmek için...