Başbakan Erdoğan dün TÜMSİAD toplantısında tarihi konuşmalarından birini daha yaptı ve çok önemli referansları ortaya koydu. Bunlardan bir tanesi de “28 Şubat’ın SİVİLLERİNE dairdi” ve “neden yargılanmadıklarını anlayamadığını” ifade etti!
BAĞIMSIZ YARGI’nın olduğu bir sistemde, görüş ancak bu kadar kibar ve güzel ifade edilebilir ve daha fazlası söylenmez ! Görev tamamen YARGI’ya aittir ve Türk Halkının da anlayamadığı “neden birşey yapılıyor” noktası süratle aydınlatılmalı ve gereği yapılmalıdır...
Sevgili dostlarım, mutlaka sizler de birkaç aydır okuyorsunuz; ilk defa “darbe ve teşebbüs süreçleri” araştırılırken “finansal kısım da” dikkate alındı ve TBMM Darbeleri Araştırma komisyonu tarafından “Uzman Kurumlardan” konu ile ilgili araştırma istendi, yapıldı ve raporlandı! Şimdi sıra bu raporlamaların YARGI tarafından dikkate alınmasında ve adım atılmasında!
Sevgili dostlarım, bu detayı yıllardır yazıyorum ve her zaman her çıktığım TV programında da iddia ediyorum: “Finansal Ergenekon çökmeden” ve özellikle 28 Şubat başta olmak üzere bu süreçlerin SİVİL KARARGAHLARI’na girilmeden TAM AYDINLANMA sağlanamaz ve ülke kalkınamaz! Olaya bu açıdan bakınca bugüne kadar TBMM tarafından atılan adımlar ve Sayın Başbakan’ın açıklamaları çok önemli ! Daha açık yazayım; TBMM’nin ortaya çıkardığı detaylar Türkiye’de özellikle 1980 sonrası işlenen “finansal suçların” ortaya çıkartılması-SİVİL KARARGAHLA’rın çökertilmesinde tarihi bir adım!
Bu noktada soralım; nedir “sivil karargah”, “Finansal Ergenekon”veya başka bir deyişle; darbe ve teşebbüsü süreçlerinde “birlikte hareket ederek veya bizzat planlayarak” ekonomik-siyasi rantını “maksimize eden” bu yapı?
Sevgili dostlar, 1994, 1997-1998, 2001 ve daha nice “HÜKÜMETLERİ İKTİDARSIZ BIRAKMA” teşebbüslerinde ve sonrasında ortaya çıkan, “finansal olan ile makroekonomik olanın” ayrıştığı dönemlerde, en çok kimler kazandı, hiç araştırdınız mı?
Ben araştırdım, gözümü “onlardan” hiç ayırmadım ve attıkları her adımı takip ettim...Hep aynı “arkadaşlardı” ve her seferinde “ülkeyi kurtarır görünürken, oluşan-oluşturdukları dalgalarda” servetlerini katladılar! Bazı detayları sizlere de aktarayım: Finansal Ergenekon’un Türkiye’ye TAM HÂKİM olduğu 1994-1998 ve sonrasında 2000-2004 başı arasındaki kârı; her 1 dolara karşılık 5-55 dolar arasında... Türkiye aynı dönemde yabancı para cinsinden giren kaynağa, en fazla kazandıran ülke... Borsada işlem gören şirket değerlerinin toplamı ortalamada 1997 -2004 özellikle 2001 krizinde düşürüldüğü “diplerden” dönüşlerde 1’e 4’ten fazla arttı, bazılarında dip-tepe analizi yaparsak 1’e 60 oranında değişimler oldu... 1994 ve özellikle 1998-2003 arasında giriş-çıkış yapanlar kur farkı ve yüzde 1000’leri geçen faiz kazanımları elde ettiler...1993 sonunda başlayan dönem, 1998’de “darbe teşebbüsü ve post-modern girişimlerin” sonuçlanmasınya sona erdi ve Aczimendiler “Türkiye’ye şeriat getiriyor” diye en çok bağıranlar, en çok cebe indirenler olarak bu süreci tamamladılar!
1998-2001 ayrı bir İNDİR dönemiydi ! 2001 krizi sonrası kurulan IMF destekli-Derviş modelinde dolar veya Euro bozup TL enstrümanlara giriş-çıkış yapanlar, 2004 yılında DEVLET “dinamiklere yeniden” hakim olmaya başlayana kadar Türkiye’den inanılmaz getiriler elde ettiler...Bu yapı tam olarak 2004 yılında da sönmedi ve söndürülerek ilerlenmesine rağmen bugün bile “PUSUYA YATMIŞ” bekleyen damarları var!
Sonuç: 1946 sonrası içeride “SİYASİ manipülasyon ile finansal rant yaratma” dinamiği harekete geçirildi ve MODEL 1960, 1980, 1994, 2001 gibi dönüm noktaları ile REVİZE edildi ! 1982-2004 arasında hatta zaman zaman sonrasında, “iç-dış yerleşik finansal düzen”, devletin “borçlanma” ihtiyacı başta olmak üzere “her dinamikle” istediği gibi oynadı! Siyasi hamleler, askeri zorlamalar hatta darbe teşebbüsleri “ülke elden” gidiyor şarkısı medyaya söyletilirken planlandı ve bu “kaos ortamında” birileri “finansal olarak katlandılar!”
Son söz: 1997-1998 post modern bir “askeri darbe teşebbüsü” iken 2001 “post modern bir finansal darbeydi” ! 28 şubat siyasi otoriteyi “irtica geliyor” motifi ile devirip birilerine “milyar dolar kar sağlarken”, 2001 darbesinde “motif siyasi değil ekonomikti” !
Önemli not 1: Türkiye’de dönem dönem özellikle “siyasi otoritenin” zayıflatıldığı süreçlerde dolar hareketlenmelerinde ve faiz oynamalarında “gerçekçi bir sebep olmamasına” rağmen bu kadar sert hareketler olmasını, “Organize İşler” olması ihtimali ile birlikte sorguluyor ve Türk devleti YARGI’sının bunu ortaya çıkarması gerektiğini düşünüyorum... Birileri “organize olarak” devletimizi “daha fazla faiz ödeme” noktasına itiyor, finansal dalgalar eşliğinde SİYASİ ELBİSE biçiyorsa; bunun adı resmen “finansal tabanlı siyasal darbe” girişimidir!
Önemli not 2: “28 Şubat’ın SİVİL KARARGAHI’na girilmesi” gereği artık çok açık ortaya çıktı ! Bu yapılmadığı sürece Gezi olayları ile başlayan ve bugün de hergün yeni denemeler ile devam eden “seçişmişleri sandık dışı devre dışı bırakma planı” ülkeyi vurmaya devam edecektir!