Allahım, bizim sol kökenli kapitalist taifesinin dilleri bir çözülmüş, bir çözülmüş. Çeneleri bir düşmüş, bir düşmüş.
Ekranları tıka basa doldurmuşlar. Hepsi birbirini tasdik ediyor.
Efendim, halk hareketiymiş. ‘Hıı, halk hareketi.’
Biri söylüyor, öteki kafa sallıyor. ‘Hee, halk hareketi.’
Peki, onlar halk da, evinde kafasını dinlemek isteyen, ‘başliycam şimdi şu tencere tava tıngırtısına, kafa bırakmadınız be’ diye, şiirimsi cümleler mırıldanan vatandaş halk değil mi?
Ölçmüşler. Yüzde 50’ymiş. AK Parti’ye oy vermeyen yüzde 50.
Yüzdeler falan, benim umurumda olmaz. Haklı olan yüzde bir haksız olan yüzde 99’dan önemlidir. Ama güzelim sen ne zaman matematikçi oldun?
Sahada MHP yok. BDP yok. Saadet yok. Hangi hokkabaz yedirdi sana bu yüzde hesaplarını. Hiç safa benzemiyorsun, uyanık mısın sen?
Sahada bir CHP var bir de İP. Yüzde 22 artı 0.5, eder yüzde 22.5. Temel’in dediği gibi, etsin etsin küsuratıyla birlikte yüzde 25.
Geriye kalıyor yüzde 75.
Yüzde 25 mi tahakküm edecek yüzde 75’e?
28 Şubat’ta yaptığınız gibi, rehin mi alacaksınız yüzde 75’i?
Tepeden tırnağa silahlı robokopların, İmam-Hatip’teki başörtülü öğrencileri kovaladığı günlerde neler yazıyordunuz?
O çocukları nasıl linç etmeye uğraşıyordunuz?
O korkunç teyze, ikna odaları... Unutulabilir mi?
O zaman da birbirinizi tasdik edip duruyordunuz. ‘Efendim, kamusal alanmış, başörtüsü simgeymiş.’ Simgeyse simge, ne karışıyorsun? Senin başını mı örtüyorlar? Sana ne?
Uyduruk hocalara fetva verdirmeye uğraştınız. Zekeriya Beyaz’dan başka Allah’ın kulunu bulamadınız. (Bir tane CHP’li molla buldular sonradan. O da tat vermedi.)
Zekeriye Beyaz’ın laflarına kendiniz bile inanmadınız. Ama adamı dünya güzeli ilan ettiniz.
Dini bakımdan kap-kara cahiller olduğunuza bakmadan, müftülük yapmaya kalkıştınız.
Elifi görse mertek sananlar, ‘hamr başörtüsü demek değil’ diye kırıta kırıta, kırmızı ojeli fetvalar verdiler. (Anlaması kıt olanlar için not: oje sorun değil, müftülük sorun.)
Sizin cahilliğiniz ilim sayılır çünkü. Size serbest.
Helalı haramı siz bilirsiniz. Kimin halk olduğunu, neyin irtica olduğunu siz belirlersiniz, raconu siz kesersiniz.
Ya darbecilerle işbirliği yapıp Sincan’da tank fotoğrafı çekme yarışına girmeler?
Refah’ın, AK Parti’nin kapatma davalarında, ‘Parti kapatmaya karşıyım ama kapatılsa iyi olur’ demeler?
Abdest alan çocukların resmini birinci sayfalarına koyup irtica yaygaraları koparmalar?
Bir iki sahte şeyh bulup, onları kullanarak, memleketin mü’min insanlarını o sahtekarların şahsında mahkum etmeler?
Millete karşı yürütülen psikolojik savaşta, kalemiyle, kağıdıyla ‘sefer görev emri’ne koşmalar?
O günleri mi hatırladınız? Ondan mı renk geldi yüzünüze? Birden 15 yaş gençleştiniz. (1997’den 2013’e 15 sene ediyor. 28 şubat tazeliği.)
Bir de koro halinde söyledikleri bir efsane var.
Taksim iyi, Taksim temiz, Taksim kutsal, Taksim mübarek.
Doğru, Taksim’i rafine tutmaya gayret ediyorlar. Orada CHP’lilerin, İP’lilerin ‘görünür olmamasına’ özen gösteriyorlar.
Taksim’de, bir ölçüde, temiz, çevreci, barışçı, sportmen bir profil çiziyorlar. Çakma Ebu Zer tipleri de aralarına girince, resim tamamlanıyor.
(Taksim’de kandil programı yapacaklarmış. Kimin rızası için yapıyorlarsa, ondan ecir alırlar.)
‘Aramızda AK Partililer de var’ diyorlar ama, ‘CHP’liler var, İP’liler var’ zinhar demiyorlar.
Ah bir de AK Partili çocuk bulmuşlar, ağzından bal akıyor! (Haşa, ‘yukarıda Allah var’ lafı geleneğe aykırıdır. Kim yazdırdıysa...)
Çok açık, mevzu Taksim değil. Hadise, Taksim’in dışında.
Yürüyenlerle yürütenlerin hesapları ayrı.
Burada mesele, Taksim’in faşizm tarafından bir manivela olarak kullanılması.
Kabul edelim. İyi kullandılar ve sonuç aldılar.
Dün bir de kerameti kendinden menkul platformcular çıktı.
Köprü de yapılmayacakmış, havalimanı da yapılmayacakmış. AKM’ye dokunmak zinhar harammış. Bunlar referanduma da sunulamazmış. (Referandumda madara olacağını biliyor çünkü.)
Olur yeğenim, sana sunarlar, sen ne söylersen onu yaparlar.
Bizim evin badanasını ne renk yapalım?
Annem babam umreye gitti, dönsünler istersen.