Hayatımın uzun yılları; kadınların eğitim, istihdam, sosyal güvenlik konusunda yaşadığı haksızlıklarla mücadele ederek geçti. Hakları kullanmak için yürütülen her mücadele, bedel ve sabır gerektirir. Bilahare kamu otoritesi o konuda yanlışlıkla hak ihlali yaptığına karar verirse, sizin kayıplarınız sistem tarafından tamir edilir. Kuşkusuz bu sıfır sorunlu bir telafi değildir. Mesela, 20 yıl aradan sonra mesleğinize dönebilirsiniz ama o süreçte akranlarınız mesleki hayatta ileri düzeyde kariyerler elde etmiş olabilir. Bu arayı nasıl kapatacaksınız?
Bazı ara'lar hiç kapanmaz... Bazı yaraların da hiç kapanmayacağı gibi
***
28 Şubat darbesiyle çok ciddi bir ayıklanma sürecine maruz kaldık. Mütedeyyin kesim hem eğitim kurumlarında, hem kamusal dünyada, hem de sivil ticari ortamlarda ciddi tehdit olarak tanımlandı. ‘1. Tehlike’ ilan edildi. Binlerce memur işinden atıldı. Yüzlerce öğrencimiz tahsilini devam ettirebilmek adına yurt dışına çıktı. Vatandaşlıktan atılanlar oldu. Gurbete gidip de cenazesi dönenler oldu. Çok yandık. Çok yıkıldık.
Bu tacizleri, bu imha girişimlerini, bu yok saymaları, bu hiçleştirmeleri, inancımız yüzünden yaşıyorduk. Duruşumuz da imanımız ve inancımız gereğiydi. Bu yüzden ömrümüzü versek de gam yemiyorduk.
Bu ülkede dini hak ve hürriyetler hakkında verilen mücadele 28 Şubat'la başlamadı. Tahir'ül Mevlevi'nin İstiklal Mahkemeleri hatıratını ve savunmalarını okuduğunuzda... İslam'da tesettür vardı dediği için asılan İskilipli Atıf Efendi'den, ezan-ı asli şehidi Başbakan Adnan Menderes'e kadar, bizim yaşadıklarımızdan çok daha ağırını yaşamış bir yüzyılın içinden geçtik.
İstiklal Mahkemeli, Sıkıyönetimli, Devlet Güvenlikli günler geride kaldı. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan yasaklarımızı kaldırdı. 50 yaşımda ilk kez avukatlık cübbemi giyebildim. Daha demokratik günlerdeyiz. Ama hukukun kalbi sürekli atar. Yani bu yaşadığımız günler, demokrasinin stabilize bir yolda gideceğinin garantisi değildir. Hukuk konusunda elbette hassas ve uyanık olmalıyız. Ve hukuku sadece kendimiz için değil hepimiz hatta tüm yeryüzü için istemeyi bir bilinç olarak kazanabilmeliyiz. Hukuk mücadelesi size onuru öğretir, şeref duyacağınız arkadaşlıklarınız kurulur. Şeref sahibi kadınlar tanıdım ve şeref sahibi erkekler, Allah hepsinden razı olsun...
***
Biz bu mücadeleyi evet dış yüzeyden bakınca, kamusal haklarımız için verdik. Ama bu kadar dirençli duruşumuza baktığınızda bile bunun bir inanç davası olduğunu fark edersiniz.
Son günlerde ‘28 Şubat Mağdurları’na sahip çıkmadığımız şeklinde çok kırıcı bir dille incitiliyoruz. Şaşkınım ve anlam veremiyorum. Biz başörtü yasaklarının kalkması için mücadele ederken ömrümüzü verdik. Ve çekildik. Bu bağlamda başörtülü kadınların kamusal alanda kıdem kazanmasıyla ilgili, emeklilik dereceleri ile ilgili mücadeleyi rencide etmek de aklımızdan bile geçmez. Bu yeni kulvarda yer almıyor oluşumuz üzerinden taciz edilmeyi kabul etmiyorum.
Allah için yapılan şeyin karşılığı Allah'tan beklenir. Beklentilerimizin dünya hukukuyla karşılanmayışı bizi ümitsizliğe sevk etmemeli... Davalar, sadece dünya ile kaim değildir, ahiretimiz de var. Ve kalp huzuru... Allah kalplerimize huzur bahşetsin.