28 Şubat darbe davasının görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçen celse, “mağ-dur-tanık” sıfatıyla dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ifâde verdi.
“28 Şubat’ın bir darbe olduğunu” söyleyen Çiller, darbenin bir koalisyon eliyle gerçekleştiril-diğini mahkemede anlatmış: “28 Şubat bir darbedir. Belki alışılagelmiş bir darbe değildir, post-modern bir darbedir, bu bir süreçtir, kesit değildir ve bir koalisyon eliyle icra edilmiştir. Bu koalisyonun içerisinde çeşitli toplum kitleleri vardır, kimi medya, kimi TSK mensupları, kimi yargı üyeleri, kimi sendikalar, kimi sivil toplum örgütleri ve kimi dış odaklar vardır.”
Çiller’in sözleriyle birlikte, 2012 senesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Darbe-leri Araştırma Komisyonu’nun raporundaki 28 Şubat’la ilgili hükmü de hatırlayalım: “İrtica tehdidi ve laikliğin elden gitme tehlikesi bahanesiyle dönemin iktidarını değiştirmeye yönelik olarak asker, medya ve iş dünyasının ittifakıyla yapılan bir darbe olduğu ve hukuk devleti kurallarının hiçe sayıldığı… Ordu daha önce yapılan darbelerden farklı olarak doğrudan silah tehdidiyle değil, başka bürokratik, siyasi ve toplumsal aktörlerle bu süreci yürütmüştür. Bir bakıma darbeyi kurumsallaştırmıştır.”
Dönemin Başbakan Yardımcısı’nın ifâdesi ve TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun raporu 28 Şubat’ın organize bir darbe olduğunu tüm açıklığıyla ortaya koyuyor.
Çiller, 28 Şubat darbe koalisyonunun içine dış odaklarla birlikte “kimi yargı üyeleri”ni de ek-lemiş. “Kimi yargı üyeleri”nden kasıt, o dönemi yaşayanların gözünün önüne gelecektir, Ana-yasa Mahkemesi Başkanı’ndan Yargıtay Başkanı’na kadar yargının en tepe isimleridir. Maale-sef 28 Şubat darbesi, yargının en tepesinden en aşağıya kadar histerikli bir destek bulmuştur. SHP/CHP’li Adalet Bakanları Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay’ın yargıya yerleştirdiği bin-lerce elaman, hâkiminden mübaşirine, Müslüman Anadolu halkını ezmek için 28 Şubat’ı iyi değerlendirdi!
28 Şubat yargılanıyor, neticesi ne olacak bilemiyorum. Yalnız 28 Şubat’ı Fethullahçı Terör Örgütü’nün üzerine yıkma çabası rahatsız edici. 28 Şubat, kırmızı Batıcılar’ın bir darbesiydi. Darbe sonrası yeşil Batıcılar’ın (FETÖ) yaranmak gayesiyle kırmızı Batıcılar’a yardım etmesi ve darbeden nemalanması kırmızı Batıcılar’ı masum kılmaz. 28 Şubat darbesi, kırmızı Batıcı-lar’ın planladığı ve uyguladığı bir darbedir. Hani şu FETÖ mağduru diye, Yargıtay’ın hakla-rındaki hükmü onamasına rağmen tahliye edilen ve devletten yüklü tazminatlar alan Ergene-koncular’ın bir üst devrelerinin yaptığı darbedir 28 Şubat! Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi 28 Şubat davasında da her şey FETÖ’nün üzerine yıkılarak kırmızı Batıcılar inşa-allah aklanmaz!..
Kırmızı ve Yeşil Batıcılar’ın koalisyonuyla zindanlara atılan Müslüman Anadolu evladlarını sorarsanız, onlar için değişen bir şey yok! 20 yıldır zindanlarda hukukun tecellisini bekliyorlar.
Hukukun tecelli etmesini bekleyenlerden biri de, yeni Adalet Bakanı olan Sayın Abdulhamid Gül'ün babası Cemil Gül. İLKHA ajansına konuşan Cemil Gül, 28 Şubat tutsaklarıyla ilgili şunları söylemiş: "Hapishanelerde hüküm giyen kardeşlerimizin içerisinde masum insanlar var-dır. Kurunun yanında yaş yanma gibi durumlar da vardır. Yargıyı ve hâkimleri şaşırtıp da ya-lan ve uydurma delillerle adaleti şaşırtmak, bunlar çok iğrenç durumlar. Ben Adalet Bakanın-dan istirham ediyorum. Bu konularda daha dikkatli ve yeniden gözden geçirsinler. Yeni ko-misyonlar kursunlar. Hükümet de masum ve suçsuz insanların olduğunu söylüyor. Bu masum ve mazlum insanları bir an önce hürriyetine kavuşturulmalı.”
Yeni Adalet Bakanımız’dan bizim de talebimiz, bir an önce adaletin tecelli etmesi, 28 Şubat koalisyonunun yargı kararlarının çöpe atılması! Çok şey değil, yalnızca olması gerekeni istiyoruz!..