28 Şubat hâlâ anlaşılmadı, bence de bin yıl sürebilir
28 Şubat 2021 Pazar
Tarifi imkansız zulümlere sahne olmuştu ama FETÖ'cü hakim ve savcıların taktiğiyle yıllarca uyutuldu. FETÖ işgalinden kurtulan yargıda da, buz dağının görünen kısmı; yasak savma babından yargılayıp; unutuldu. Gerekçeli kararında, "Şu şu yayın yönetmenleri olmasaydı darbe gerçekleşmezdi. Bunlar darbenin şerikleridir; yargılanmaları gerekir" diyen yargı, acaba bunu kimin yapmasını bekliyor. Zira o yayın yönetmeni hâlâ "amiral gemisi"ndeki konforlu köşesinde ahkam kesiyor, hatta iktidara akıl veriyor.
Muhafazakâr iktidarın rehavetine kapılan mağdur kesim ise genellikle; "Artık o günler gerilerde kaldı" diye düşünüyor. Oysa 28 Şubat zihniyeti; 19 yıllık AK Parti iktidarına rağmen istim üzerinde fırsat kolluyor, intikam ateşiyle yanıp tutuşuyor. En "makul" zannedilenlerin bile zaman zaman ağzından kaçırdığı "türban" düşmanlığı, bu öfkeyi ihbar ediyor.
Bu yüzden, Müslümanları ferahlatan inanç ve ibadet hürriyeti kazanımları, hukukî düzenlemelerle sabitlenmelidir. Bugünkü siyasî iradenin gücüyle devam eden fiilî uygulamalar "yok" demektir. Çünkü ilk fırsatta yok edilecektir. Satın aldığınız evin tapusu yoksa, bir gün sokağa atılmanız mukadderdir.
Çevik Bir'in "Etkisi bin yıl sürecek" öngörüsü, biraz erken alaya alındı. Çünkü bu darbe, öncekilerin yaptığı gibi milletin kollarını budamadı, köklerine zehir sıkarak; yavaş yavaş ölüme bıraktı.
28 ŞUBAT'IN DA KÖKÜ DIŞARIDADIR
Bu darbe, birkaç komutanın laiklik hassasiyetinden kaynaklanan bir kalkışma değil, Kemalistler ve FETÖ üzerinden yürütülen bir Haçlı saldırısıdır.
Çünkü İncil'in; "Bütün dünyaya tebliğ et!" emri gereği asırlardır uğraşan Batılıların, 1900'lü yıllarda yaptığı; "Dünyada 250 bin Müslüman var, 200 yıl sonra hiç kalmayacaklar" (Lord James Bryce) öngörüsü(1), yüz yıl sonra tersine tahakkuk etmiş; Hristiyanlar azalırken Müslümanların sayısı milyarlara ulaşmıştı.(2)
Artık Batılı araştırma şirketleri Hristiyanlığın ne zaman yok olacağı tahminleri yapıyor. Hatta ABD merkezli düşünce kuruluşu Pew Research Center 2015'teki, "2100 yılında dünyadaki Müslüman nüfus oranı yüzde 35'e yükselecek ve yüzde 34'e gerileyecek olan Hristiyanlığı geçecek" tahminini iki yıl sonra revize ederek 2070'e çekmişti.(3)
Bu gidişattan fena panikleyen Hristiyanlar, İslam'a karşı mücadelesini; daha da çirkinleştirerek hızlandırdı.
Nitekim Center For American Progress'in Ağustos 2011'de açıkladığı raporda, 10 yılda 42,6 milyon dolar harcanarak gerçekleştirilen iftira programı neticesinde, İslamofobiye inananların yüzde 10'dan yüzde 40'a çıktığı belirtiliyor. Özel dizayn ederek 1999'da piyasaya sürdükleri DEAŞ'ın kafa kesme ve terör eylemleri İslamofobi algısını da yükseltti.
Sonuç...
28 Şubat darbesinin tam da Haçlıların İslam'a saldırıda cinnet yaşadığı bir döneme rastlamasını "tesadüf" zannetmek, dünyanın sadece Türkiye'den ibaret olduğunu düşünmek kadar gerçek dışıdır. Tam aksine, kendi ifadeleriyle; "Yerel güçleri kullanarak, düşmanı kaynağında yok etme" taktiği uygulamışlardı.
İKİ DÜŞMAN(!) NASIL MÜTTEFİK OLDU?
28 Şubat'taki asker-FETÖ işbirliği, bilinenden çok daha derindir. Müslüman'ın "M"sine bile tahammül edemeyen, Müslümanları bulduğu yerde ezen bir cuntanın, "Biz cemaatiz, İslam'ı bütün dünyaya yayacağız" diye bas bas bağıran Fetullahçıların kılına bile dokunmaması sizce normal mi?
FETÖ; hızlı büyümesini 28 Şubatçılara borçludur. Fetullahçı firmaların önünü açmak için bütün muhafazakâr rakipleri "yeşil"e boyanarak imha edilmiştir. TSK'dan ayıklanan dindarların yerini Fetullahçıların doldurduğu zaten malumdur. Bu yüzden, "28 Şubat olmasaydı 15 Temmuz olamazdı" gerçeği, sıradan bir değerlendirme haline gelmiştir.
Normalde laiklerle dindarların, böyle sarmaş-dolaş olması mümkün değildir. Bu sıra dışı ittifak, Vatikan'ın marifetidir. Nitekim Fetullah Gülen'in 9 Şubat 1998 tarihinde Papa II. Jean Paul tarafından kabul edilerek "Gizli Kardinal" olarak atanması, 28 Şubat'taki hizmetlerinin karşılığıdır. Bu buluşmanın temelinin 28 Şubat sürecinde; hükümetin devrilmesinden hemen sonra, tedavi(!) için Amerika'ya giden Fetullah Gülen'in; Papa'nın sağ kolu olan New York Kardinali John O'Connor ile buluşmasında atıldığını, 28 Şubat'ın mimarlarından Ertuğrul Özkök yazmıştır.(4) "Dinlerarası Diyalog" adlı Vatikan Projesi de bu dönemde başlatılmıştır.
Kısaca 28 Şubat darbesi, bir "Vekaleten Haçlı Seferi"dir. "Hükümeti cebren devirmek" gibi; devenin kulağı bile olmayan bir çerçeveye indirgenen 28 Şubat, bin yıl kurumayacak; dipsiz bir İslam düşmanlığı bataklığıdır. Kurutulmamış; üstü örtülmüştür, yeniden patlamak için uygun ortam beklemektedir.
------------------
(1) Çerkeş Şeyhi-Zade Halil Hâlid Bey, Hilal ve Haç Kavgası, 1907 Londra