Yargıtay, 28 Şubat cuntasının askeri kanadının lider kadrosu hakkında verilen müebbet hapis cezalarını onadı.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 21 sanığı, "Türkiye Cumhuriyeti icra heyeti vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek" suçundan müebbet hapis cezasına mahkûm etmişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 21 müebbet cezasından 14'ünü onadı. Diğer sanıklar hakkındaki müebbet cezalarını, sanıkların suça yardım kapsamında yargılanmaları gerektiğine karar verip bozdu.
Müebbet hapis cezaları onanan 28 Şubat cuntasının askeri kanadında yer alan isimler şunlar: Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Doğan, Çetin Saner, Çevik Bir, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılınç, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Vural Avar ve Yıldırım Türker.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi aynı dosyadan yargılanan bazı sanıklar hakkında verilen zaman aşımı kararlarını da bozdu.
28 Şubat cuntasının askeri kanadının lider kadrosu hakkında verilen müebbet hapis cezalarının onanması, 28 Şubat'ın bir darbe olarak hukuken tescillenmesidir. "28 Şubat darbe midir, değil midir" tartışmalarına hukuken nokta konmuştur: 28 Şubat bir darbedir!
Zaten toplum nazarında 28 Şubat'ın adı ilk gün konmuştu: Darbe.
Toplumun temsilcileri de 2012 senesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurdukları "Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu"nun raporunda 28 Şubat'ın darbe olduğunu oybirliğiyle yazmışlardı.
28 Şubat cuntasından hukuken hesap sorulmasının yolunu açmak için geçilmesi gereken bir süreç vardı. Bu süreç, 3 gün önce Yargıtay'daki onamayla tamamlanmış oldu.
Dikkat: Mezkûr kararla 28 Şubat cuntasından hesap sorulmadı, hesap sormanın yolu açıldı!
Takdir edersiniz ki, birkaç subaya müebbet hapis cezası vererek 28 Şubat cuntasından hesap sorulmuş olmuyor. Dosyanın rafa kaldırılması için, cuntanın tüm unsurları yargılanmalı. Cuntanın sadece askeri kanadını yargılayıp medya, finans gibi cuntanın diğer unsurlarını yargılamamak toplumda adalete olan güveni zedeler. Mâşerî vicdan, tedavisi mümkün olmayan yara alır.
28 Şubat cuntasında kimlerin yer aldığı, cuntadaki görevleri, darbe sürecinde işledikleri cürümler isim isim, fiil fiil bellidir. Çok derin soruşturmaya girmeden sadece 28 Şubat cuntasının medya arşivi taransa kâfidir; parmak izlerine varıncaya kadar tüm deliller suç mahallinde hâlâ durmakta!
28 Şubat cuntasındaki görevini köşesinde, "Kendime yeni bir iş buldum. Bundan böyle kılık kıyafet kanununa aykırı olarak dolaşanları, kolundan tuttuğum gibi karakola götüreceğim. Evlerini polise göstereceğim. Otomobilde görürsem plakalarını alıp bildireceğim. Yapılan işlemi savcılığa kadar takip edeceğim. Yok yok, savcılıkta da takip edeceğim." diye yazan gazeteci görünümündeki soysuzlardan hesap sorulmadan "28 Şubat'tan hesap sorduk" nasıl denilebilir?
Bu soysuzlar tabiî ki sokakta Müslüman Anadolu'nun evlatlarının kolundan tutup polise teslim etmedi, edemedi; nerede onlarda o kolu tutacak yürek! Gazeteden, televizyondan ve radyodan hedef gösterdiler. Cuntanın emniyet ve yargı unsurları da gereğini yaptı!..
Yahu soysuzlar kendilerini tâ o zaman ihbar etmişler...