25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günüymüş. Maalesef meseleye insani yönden değil de ideolojik yaklaşıldığı için kadına şiddet problemi çözülemiyor. Bugün kadınıyla erkeğiyle, gerek ferdi gerekse devletler düzeyinde insana şiddet had safhada. Teknolojinin cenderesinde hem maddî hem de mânevî her türlü şiddete mâruz kalıyoruz.
Özelde kadına şiddet mevzusu ise herkes kendi inancı doğrultusunda bir yerinden çektiğinden ve çoğunlukla da meselenin çözümüne yönelik fıtrata aykırı yollara sapıldığından bir arpa yol alınamıyor. Kanunlar çıkartılıyor, sokaklarda eylemler yapılıyor, konferanslar düzenleniyor, televizyonlarda hemen hemen her gün konuşuluyor, kitaplar basılıyor, okullarda ve kışlalarda bilgilendirme programları düzenleniyor ama bir türlü kadına şiddet engellenemiyor. Çünkü şiddeti besleyen, üreten ana mevzular konuşulmuyor, konuşulamıyor. “Birey olma” adı altında bencilliği, egoyu, kibri kutsallaştıran anlayış hesaba çekilmeden hiçbir meselemizi çözemeyiz. Zaten çözülemediğini de her gün haberlere düşen şiddet haberlerinden görüyoruz, ne yazık ki!
25 Kasım ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde yapılan programlarla alâkalı haberleri okuduğumda Diyarbakır’da evlat nöbeti tutan annelerden bahsedildiğini göremedim. Terör örgütü PKK tarafından evlatları kaçırılan anneler 85 gündür Halkların Demokratik Partisi’nin Diyarbakır İl Binası önünde nöbet tutuyorlar. Anneler HDP’yi, çocuklarının kaçırılıp PKK’ya teslim edilmesinden sorumlu tutuyor. Haksız da değiller. Yapılan operasyonlar neticesinde birçok HDP yöneticisi terör örgütüne adam kazandırmak suçundan tutuklandılar.
Hacire ananın başlattığı oturma eylemi diğer annelerin de katılımıyla büyüdü. HDP dağa, terör örgütüne yolladığı çocukları annelerin sesine kulak vererek tekrar ailelerine kavuşturması gerekirken Diyarbakır il binasını kapattı!
HDP/PKK ve bunları destekleyen güruh ilk başlarda evlatlarını isteyen anaları görmezden geldiler. Anaların kararlı tutumu toplumda mâkes bulunca bu sefer de anneleri örgüt jargonlarına uygun sıfatlarla suçladılar. Ve şimdi, evlat acısıyla sıcak demeden soğuk demeden sokakta 85 gündür oturma eylemi yapan anaları tehdit ediyorlar!
Ne oldu kadına, anaya saygı!..
Ne oldu kadına şiddete hayır söylemleri!..
Öldürecek misiniz evlatları isteyen anaları; evlatlarını kaçırarak ruhen öldürdüğünüz yetmedi mi!..
“Barış, kardeşlik, demokrasi, insan hakları” derken nasıl yalan söylüyorsa “Kadına şiddete hayır” derken de yalan söylüyorlar; aynı ağababaları gibi!..