Eğitimin olmazsa olmazı, çocuklarımızı geleceğe hazırlamasını beklediğimiz öğretmenlerimizi, yeni neslin ihtiyacına cevap verecek nitelikte yetiştirebiliyor muyuz? Bence yetiştiremiyoruz! Görebildiğim kadarıyla 21. yüzyıl becerilerini içine sindirmiş, teknolojiye hakim, yenilikçi ve lider özelliklerini taşıyan öğretmeni yetiştirmek için devletin ciddi yatırımlar yapması gerekmektedir.
Öğretmen yetiştirme işi uzun vadeli bir iştir. Öncelikle öğretmeni yetiştiren fakültelerin yukarıda saydığım niteliklere haiz öğretmen adaylarını hazırlamak için sistemde değişiklik yapması gerekir. Ancak bu değişiklik yapılırken de öğretmenin hem bilimsel yeterliliğine hem de “öğretmenlik sanatına” uygun niteliklere sahip olup olmadığını ortaya koyacak çalışmalar göz önünde bulundurulmalıdır. Birkaç hafta önce YÖK Başkanı Sayın Yekta Saraç, Eğitim Fakültelerine öğrenci alımında başarı sıralaması getirileceğini açıkladı. Girdi esaslı bu iyileştirme başlangıç için doğru bir adımdır. Zannediyorum alt yapısı hazırlanamadığı için önümüzdeki yıl uygulanacak. Ancak asla yeterli değildir. Eğitim fakülteleri mutlaka zeki öğrencileri seçmeli. Ancak asıl iş, seçtikten sonra onların tam donanımlı mezun olmalarını sağlamaktır. Dünya çok hızlı değişiyor. TIMS ve OECD tarafından gerçekleştirilen PISA sınavlarında her seferinde görüyoruz ki ülkemizdeki gençler bilgiyi kullanmada yetersizdir. Bu durumun nedenlerinden biri müfredatsa diğeri de öğretmenin 21. yüzyıl becerilerine sahip olmamasıdır. 12 Eylül hükümetinin kurduğu eğitim fakülteleri bugünün öğretmenini yetiştiremiyor.
Yazımı yazmadan önce bazı ülkelerin öğretmen yetiştirme sistemlerine şöyle bir göz attım. Avrupa ülkelerinde birbirine benzeyen sistemler var. Ancak hemen hepsinde eğitim bakanlıklarının onayını almış yüksekokullar bu işi yapıyor. Ancak Amerika ve Finlandiya ilgimi çekti. Amerika’da üniversitelerin 3. yılından sonra öğretmenlik sertifikası veren ve genellikle iki yıllık bir programı içeren fakülteler, öğretmen yetiştiriyor. Ayrıca öğretmenler genellikle Yüksek Lisans mezunu, Okul müdürleri için Yüksek Lisans yapmak zorunlu. Gerçi eyaletlere göre farklılıklar var. Finlandiya çok ilginç. Bu iş tam bir disiplin içinde yapılıyor. 1999 yılında Eğitim Personelinin Nitelikleri Yönetmeliğini çıkarırlar. Üniversite sınavında başarılı olan öğrenciler; yazılı sınav, yetenek testi, mülakat ve grup tartışması aşamasından sonra öğretmen yetiştiren yüksekokullara yerleştirilir. Bu yüksekokullarda alan derslerinin yanında araştırma temelli uyum, ulusal ve uluslararası değerlendirmeler ve pedagojik formasyonu içeren bir yapıya sahip eğitim süreci uygulanır. Tüm öğretmen adayları iki yıl süreyle eğitim fakültelerine bağlı okullar ve devlet okullarında uygulamaya tabi tutulurlar. Ayrıca öğretmen adaylarının Yüksek Lisans yapması zorunludur. Bizde eğitim fakülteleri dışından gelen öğretmen adayları, dört ay formaliteden verilen formasyon eğitimiyle öğretmen yapılıyor.
2012 yılında Amerika Birleşik Devletleri STEM eğitimi konusunda öğretmen yetiştirmek için bütçe ayırdı. Başkan Obama konuyla ilgili kampanyalar yaptı. Bütün çaba çağa uygun teknolojik bilgiye sahip, donanımlı, 21. yüzyıl becerilerini özümsemiş öğretmenler yetiştirmek içindir.
Öğretmen yetiştiren yüksekokulları, darbe yönetiminin ortadan kaldırdığı, yüksek öğretmen okullarına benzer, Finlandiya, Almanya, Avusturya, İngiltere, Japonya ve Güney Kore’nin öğretmen yetiştirme sistemlerinden de örnekler alarak çağın gerektirdiği şekilde yeniden yapılandırmak elzem olmuştur. Bu ülkeleri örnek vermemin sebebi bizim eğitim yapımıza uygun olmasıdır. Bu konu memleketin her meselesinden önde gelmelidir. Çünkü eğitimle kalkınma birbirine paraleldir. Gelişmiş bütün ülkelerin eğitimi üst düzeydedir. Yani eğitimin seviyesi ne oranda ise kalkınmışlık da o orandadır.