AK Parti 21 yıl önce kuruldu. 20 yıldır iktidarda. Bunun nasıl mümkün olduğu, kurulur kurulmaz iktidar olabilmesinin sosyolojik-siyasi tahlili ayrı bir konu. Ben size AK Parti teşkilatları nasıl çalışıyor, biraz bundan bahsedeceğim. Meslektaşlarımdan farklı olarak bu konuyu artık biraz daha içeriden bildiğimi söyleyebilirim. Yazılarıma çok konu etmesem de partinin İstanbul teşkilatının nasıl çalıştığını yakından gören, bilen, dahil olan birisi olarak yazıyorum bugün yazımı.
AK Parti'ye yakın medya organlarında da zaman zaman konuşulduğunu bildiğim bir ezber var; "AK Parti sahada değil." Bunun farklı versiyonları da var; "AK Parti sosyal medyada zayıf" gibi. Bu konular tartışmaya kapalı şeklinde kanaatini katılaştırmışlara konuşmuyorum; somut verileri temel alarak kanaat oluşturmanın daha doğru olduğunu bilenler için söyleyeceklerim.
1-AK Parti teşkilatları çalışıyor. Belki de hiç çalışmadıkları kadar... Eskiyi çok bilmediğim için o kadar da büyük cümleler etmeyeyim. Ama gördüğüm şu; bir dolu insan kendi işi varsa onu ihmal etmek pahasına ya da bir yerde çalışıyorsa ailesini ihmal edip işten kalan zamanını partinin işlerine ayırarak var gücüyle çalışıyor. Çok az insanın nefsine güzel gelebilecek ağırlıkta bir yükü yüklenmiş olarak inandıkları şeyleri dilleri döndüğünce anlatmaya çalışıyorlar.
Hala belki bilmeyenler vardır, kimse bu çalışmaların karşılığında para kazanmıyor. Yani tamamen gönüllü olarak yapılan bir faaliyetten söz ediyoruz.
2-"Ekonomi bizim zamanımızda şöyleydi, dış politikada şöyle itibarlıydık" diye Türkiye'ye bağımlılık siyasetini reva görenlerin sözünü ettiği dönemlere göre siyaset yapmanın, vatandaşı ikna etmenin daha zor olduğu bir dönemdeyiz. Bunu da kabul etmek lazım. Dolayısıyla bugün sahada, çarşıda pazarda dolaşmak eskiye göre daha değerli. Çünkü vatandaş soruyor, sorguluyor. Hayat pahalılığının hesabını soruyor. AK Parti buna rağmen her gün sahada, hiçbir sorudan kaçmıyor.
3-20 yıldır iktidarda olan, 20 yılda Türkiye'ye çağ atlatacak kadar çok icraat yapmış bir parti için -her şeyi mükemmel yapmış olsa bile- ideolojik muarızlarının psikolojik tahribatlarıyla orantılı şekilde artan bir hoşnutsuzluk olacağı malum. Üstelik bizde bu hiçbir ülkede görülmemiş biçimde yapılıyor. Muhalefet her melaneti, siyasetin meşru alanını murdar etmek pahasına kullanıyor. Bu da AK Parti'nin dayandığı merkez sağ seçmende bir duygu yorgunluğu oluşturuyor. Ne demek istiyorum; AK Parti seçmeni için büyük Türkiye ideali önemlidir. Bağımsız Türkiye ideali önemlidir. Ülkenin refahı, kalkınması, yatırımlar değerlidir. Ancak militan bir seçmen kitlesi de değildir AK Parti seçmeni. Hizmet siyasetini önceleyen bir seçmen kitlesini elinizde tutmak her zaman daha iyisini yapmanızı gerektirir. Bu anlamda AK Parti'nin en büyük zorluğu kendisi.
CHP'nin yarım asırdır iktidar yüzü görmemesine rağmen yüzde 20'lere demir atabilmesi seçmen kitlesinin kimlik ve ideolojik açıdan katılığına dalalettir. AK Parti ise Türkiye'nin yüzde 70'inden en azından bir kere oy alabilmiş bir partidir. Yani başarı grafiği bu kadar yüksek irtifaya çıkmış bir partide daha iyisini yapamadığınız her an dövülebilirsiniz.
4-AK Parti'yi ANAP'la karşılaştırmak suretiyle yapılan bir yanlışı da tashih etmek gerekir. Zira kurulan bu benzerlik AK Parti'ye dair negatif öngörülere mesnet kılınıyor. Evet, AK Parti merkez sağ bir parti. Evet, ANAP gibi tüm eğilimleri kapsayacak politikalar geliştiriyor. Ancak AK Parti başardığı ilklerde Türkiye'nin demokratikleşme tarihinde çok ayrıcalıklı bir yere sahip. Devleti, devlet dışı örgütlerin vesayetinden, siyaseti de siyaset dışı aktörlerin vesayetinden kurtarmış bir parti.
5-Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti arasında ayrım yapmak alışkanlığı var. Bu alışkanlık taa Gezi kalkışması zamanında peyda oldu. Ara ara röportaj verip kafa gösterenler, 6'lı masanın AK Parti'den oy koparmakla vazifeli sandalyeleri, AK Parti'yi ele geçirmek gibi bir planla hareket ederek Erdoğan'a "pirifani Cumhurbaşkanı" rolünü yakıştırıyorlardı. O zaman ekilen tohumlar zaman içinde Cumhurbaşkanı'nı müdafaa ederken AK Parti'yi yermeye ruhsat arayışına dönüştü.
Oysa Cumhurbaşkanı için partisi olmazsa olmaz!
Yanlış anlaşılmasın AK Parti tabii ki eleştirilebilir; benim tespitlerim, bazı şeylerin yerli yersiz akışkanlık haline gelmiş olmasıyla ilgili.
AK Parti 21 yaşında, genç ve tecrübeli bir parti. Demokratik Türkiye'nin kurucu partisi.
20 yılda Türkiye'ye çağ atlattı. Bundan sonra, bu temel üzerine artık daha ince siyasetler geliştirecektir. Alt yapı yatırımları tamamlanmış, yolları, havalimanları, savunma sanayi, enerji yatırımları hazır bir ülke olarak Türkiye, 2023'ten sonra bugüne kadar yapılanlardan güç alarak büyük bir sıçrama gerçekleştirecektir.