Türkiye seçime gidiyor.
Bu seçimde sandığa yansıyacak oylar yalnızca iç siyaseti ilgilendirmiyor.
Türkiye'nin tercihi dünyanın gidişatını da etkileyecek kadar kritik. Geçtiğimiz asırda yaşanan iki büyük savaş milyonlarca insanı yok etti. Üstelik bıraktığı travmalar ve trajediler hala hafızalarda.
Dünyanın geleceğinde Türkiye bu kadar önemli mi? Nereden çıktı bu denklem? diyenler olacak elbette. Ancak tarihte öyle olaylar yaşandı ki küçük bir kıvılcımdan sonra yeryüzü ateşe döndü.
ABD-Çin rekabeti farklı coğrafyalarda kendisini gösteriyor. Çin'i yalnızlaştırmak ve enerjisini düşürmek isteyen ABD-İngiltere bloğu Rusya'yı zayıflatıyor.
Rusya kolay lokma değil belki ama karşısındakiler akıllı güç uyguluyorlar. Bu çok boyutlu savaşın içine girmeden taraflarla ticaretini bozmadan ayakta kalmak Türkiye'nin başarısı olacak.
Ukrayna-Rusya hattında yaşananların çevreye yayılması ise an meselesi.
Savaşın Kafkasya ve Balkan havzasına yansımaması için Türkiye teyakkuzda olmak zorunda.
Unutmayalım ki Rumeli'nin canı yanarsa Anadolu'nun uykusu kaçacaktır.
Önümüzdeki süreçte Ankara'nın ışıkları yanmak zorunda.
Çünkü Ukrayna-Rusya savaşı uzayacak. Belki yıllarca bu savaşın etkilerini ve sonuçlarını konuşacağız. Savaşın seyrine göre tahıl ve gübre ihtiyacı artacak. Birçok maden fiyatı da imalat sanayiini etkileyecek. Bu savaşı durdurmak için tek samimi çabanın Türkiye'den geldiğini unutmayalım. Bu çabaya daha çok ihtiyacımız var.
Libya süreci ancak Türkiye'nin iradesi ve kararlı tutumuyla gerçekleşebilir. Mavi Vatan'da varlığımızı sürdürecek, denizlerdeki stratejik varlığımızı koruyacak cesarete ihtiyacımız var.
Suriye'de istikrar için, terörden arındırılmış alanlar için tezkere çıkaracak bir hükümete ihtiyaç var. Daha da ötesi terör örgütlerine tavır alan, PKK'ya, FETÖ'ye gebe kalmayan siyasetçilere ihtiyacımız var.