Kim mi yazıyor? Bu ülkenin insanları hep birlikte yazıyor...
Nereden mi biliyorum? Seçim sonuçlarına bakmam yeterli, fazla söze gerek yok...
Peki “Başkanını da seçmiş Türkiye’de” ne içermeli bu doktrin?
Lafı uzatmadan BAŞKAN seçimimizi de bitirdiğimiz noktada doğrudan konuya girelim ve birlikte sorgulayalım;
1- Dünya genelindeki büyük değişim ve etkileşim sonucu Türkiye tarihi fırsatların eşiğinde! Böyle bir “kaos” görünümlü gerçeklik içinde, yeni bir “teze” ve değişimi kapsayan yeni bir “paradigmaya” ihtiyacımız var. Ben buna “2023 büyük Türkiye’ye geçiş için ana doktrin” diyorum.
2- Her şeyden önce bu “doktrin” bir net özelliğe sahip olmalı ve Türk devletini-milletini daha doğrusu bu topraklarda ve bu coğrafya üzerinde yaşayan herkesi bağlarından kurtaran, korkularımızı yok eden ve en önemlisi “etnik zenginlik” gibi tehdit algılamalarının-zorlama korkuların aslında “fırsat” olduğunu ortaya koyan bir temele oturmalı. Daha açık yazayım; “etnisite” bir özür değil, doğru değerlendirildiğinde “daha büyük olana düzenli geçiş sağlayabilecek” bir özellik!
3- Peki “etnisite” avantaja çevrilerek yeni kimlik nasıl tanımlanmalı? Net olarak ifade edeyim: “Tek kimlikli-çok kültürlü” yeni ulusal etiketimiz tanımlanmalı ve bu topraklardaki herkesi içine alacak şekilde yapılanmalı! Tekrar ediyorum; ana doktrin ve detayları “HEPİMİZİ” kavrayacak şekilde ol-gunlaştırılmalı!
4- Türkiye’nin bu doktrin içinde “nereye gittiği” net detaylarıyla belli olmalı ve Avrupa Birliği ile üyelik sürecimiz net bir şekilde karara bağlanmalı! Bu süreç yaşanırken daha doğrusu Türkiye “sanal raylarından” kurtularak ANA RAY’a geçerken, kamuoyu ikna edilmeli ve “doktrin” doğru anlatılarak, Türkiye sınırları içinde yaşayan her bireye Avrupa’nın “son durumu” ve en önemlisi BİZİ İLERİ TAŞIYACAK SENTEZ’in kendi geçmişimizden oluşacağı detaylandırılarak çok iyi ifade edilmeli!
5- Türkiye yeni rotasını çizerken ve en önemlisi gerekirse BİRLEŞEMEYECEKSE, ortak karar doğrultusunda Avrupa ile yollar ayrılırken, yeni dünya düzenine de uygun olarak “AB’ye alternatif olarak genleşen” yeni bir yapı olduğu tezi net ortaya konmalı! Türkiye, “Amerika, Türkiye, Çin” ve periferileri olmak üzere üç “yeni merkez” oluştuğunu analiz ederek yönünü Amerika-Doğu ekseninde yeniden çizmeli ve Rusya’nın durumu dikkatle izlenmeli. Rusya ile “yeni açılımlar” ve özellikle bu topraklardaki ORTODOKS tarihi zenginlikler yeni teze eklenebilir.
6- Türkiye, siyasi tezi ve yönünü tanımlarken; savunma, bankacılık-finans-sermaye piyasaları, enerji, telekomünikasyon, medya sektörlerini ileriye dönük olarak “makro planlar” çerçevesinde yeniden yapılandırılmalı. En önemlisi, yabancıların ve “içimizdeki yabancıların” kontrolüne ve insafına terk edilmiş görünen Türk bankacılık sistemi düzenlenmeli ve gerekirse yeni lisanslar verilerek sektörün yapısı ve ağırlığı mutlaka değiştirilmeli. Katılım bankacılığı desteklenerek KAMU kesinlikle öne düşmeli!
7- Özellikle sermaye akışlarını Avrupa” ve “IMF-Dünya Bankası” ipoteğinden kurtaracak şekilde ve en önemlisi çevre ülkelere burada yatırım yapma imkânını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmeli. Rusya, İran, Suriye, Gürcistan, Azerbaycan, Kuzey Irak ve diğer komşu ülkelerle sınırların kalktığı tek bankacılık sistemi geliştirilmeli. “Avrasya Menkul Değerler Borsası” mutlaka hayata geçirilmeli ve “periferik bölge şirketleri” bu borsada işlem görmeli.
8- Enerji politikamız “2013-2023” ilk aşama olmak üzere yeniden yapılandırılıp açık ve net bir şekilde ortaya konmalı. Bölge ülkelerinin doğal kaynaklarını fiyatlayacak borsalar Türkiye’de kurulmalı ve “küresel enerji kartelleri” devre dışı bırakılarak Rusya’nın da işbirliğiyle bölgede yeni “bir potansiyel” planlanmalı.
9- Devlete ve kamu vakiflarına ait olan savunma şirketleri tek tek halka açılıp sermaye piyasalarında “Türk halkı” bu şirketlere ortak edileceği gibi, bütün şirketler ayrıca “tek çatı altında” toplanarak oluşan “HOLDİNG’in hisseleri” Türk ve yabancı yatırımcılara % 49’u geçmeyecek şekilde satılmalı. Oluşacak kaynakla “askeri-endüstriyel” yapımız yenilenmeli ve özellikle “operasyonel kabiliyetimiz” tamamen bağımsız bir hal almalı.
10- Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye zorla uygulattırmaya çalıştığı bize uymayan eğitim politikaları yerine “bölgesel bir ortak eğitim” politikası geliştirilmeli ve Türkiye merkezli “eğitim kurumu çekirdeği” oluşturulmalı. Bölgeye yayılacak “okul DNA’sı için, bu konu hakkında tecrübe sahiplerinden” mutlaka yararlanılmalı.
11- Oluşturulacak “ortak eğitim sistemi” için Türk yazılımları kullanılması ve geliştirilmesi sağlanmalı ve kullanılacak “donanım” Türkiye’de üretilmeli. Fatih Projesi bu yolda önemli bir adım, bölge okullarına “Türk eğitim sistemi” ile birlikte yaygınlaştırılmalı...
Sevgili dostlar, yukarıda “2023 Büyük Türkiye’ye geçiş ANA DOKTRİN’i” için önemli gördüğüm “ana başlıkları” elimden geldiğince sizlere aktarmaya çalıştım. Siyasetten ekonomiye, ekonomiden savunmaya detaylandırılması gereken daha yüzlerce alt başlık var... Ben başladım, birlikte devam edelim...
BAŞKAN, SEÇİLMİŞ CUMHURBAŞKANIMIZ Türkiye’ye hayırlı olsun... Bugün YENİ bir Türkiye var, bugün Bağımsız bir Türkiye var, BUGÜN YENİ BÜYÜK GÜÇLÜ CİHANŞÜMUL TÜRKİYE VAR!
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ, GÜÇLÜ, BÜYÜK, CİHANŞÜMUL TÜRKİYE...