Terör örgütünün/örgütlerinin Türkiye’yi 90’lı yıllara çekme çabasına rağmen Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük kazanımlarından taviz vermeden terörle mücadele edeceğini yazmıştım.
Bu yeni strateji hangi tespitler üzerine kuruldu, hangi adımlar atıldı, devamı nasıl gelecek, hedef ne?
Bu soruların cevabına dair güvenlik, istihbarat ve siyasi kaynaklardan gelen bilgiler, başlayan operasyonlarla netleşmeye başladı.
Önce tespitler:
1- Devlet önce ‘Kürt sorunu’ ile Kürt sorunu adına ‘silahlı mücadele’yi ayırdı. Bir yandan terörle mücadele sürerken, bir yandan da terörün dayanak yaptığı Kürt sorununun çözümü için siyasal, sosyal ve ekonomik adımlar attı.
2- Sorunlar ortadan kaldırıldıkça ‘silahlı mücadele’nin bitirilmesi yönünde ‘çözüm süreci’ başlatıldı. Hedef, silahın gömülmesi, her türlü mücadelenin siyasette verilmesiydi.
3- Devlet HDP üzerinden İmralı ile Kandil arasında bir diyalog hattı açtı, bu hattaki kişilere ‘yasal güvence’ sağladı.
4- Türkiye dışına çekilecek silahlı unsurlara operasyon yapılmayacağı, eyleme karışmamış örgüt üyelerinin Türkiye’ye dönüşü ve sivil hayata katılmalarının sağlanacağı, bu amaçla uyum programları düzenleneceği açıklandı. En üst düzeyden “Dağda terörist yoksa devlet neden operasyon yapsın” açıklaması yapıldı.
5- İmralı cezaevindeki örgütün kurucusu Abdullah Öcalan’ın kamuoyuna açıklama yapması sağlandı.
6- PKK’lıların sivil hayata ve siyasete katılımlarına yönelik olası tepkileri önleme amaçlı ‘akil insanlar heyetleri’ oluşturularak, süreç anlatıldı.
7- HDP’nin siyaset alanı genişletildi, örgütün atadığı bilinmesine rağmen ‘siyasete katılmaları’ adına çok sayıda kişinin HDP’li belediyelerde ve partide görevlendirilmesine karşı çıkılmadı.
8- Ancak PKK terör örgütü çözüm adına atılan her adımda taleplerini daha da yükseltti ve yapılanları değersiz göstermeye çalıştı. Her atılan adımı yeni terör eylemleriyle sabote etti.
9- Açılan siyaset alanını güçlendirmesi beklenen HDP, bu alanı örgüte kullandırdı, örgüt politikalarını savundu.
10- Örgüt, HDP kadrolarına atadığı ‘komiser’lerle siyaseti kontrol altında tuttu.
11- PKK ‘operasyonsuz’ dönemi de istismar etti ve şehirlerde silahlı yapılanmaya gitti. HDP’nin güçlü olduğu -ilçe bazında- bazı noktalarda ‘kanton’ ilan etti; vergi adı altında haraç toplama, yargılama, adam kaçırma, infaz, devlet yatırımlarını bombalama, asayiş adı altında yol kesme ve kimlik kontrolü uygulamalarına başladı.
12- PKK, Türkiye’yi etkileyen Gezi olayları ve 17/25 Aralık paralel darbe girişimi gibi her olayı ‘öz yönetim/kanton’ yapılanması için fırsat olarak değerlendirdi. Suriye’daki iç savaşı da kuzey Suriye’de ‘kantonlar’ kurmak için değerlendirdi. DAEŞ terörüyle mücadeleyi de Türkiye aleyhine kullandı.
14- Seçimde desteklediği HDP güçlenmesine rağmen, ortaya çıkan ‘koalisyon’ tablosunu ‘zaafiyet’ olarak değerlendirdi ve yurt içinde ‘öz yönetim’ bölgelerini arttırdı.
15- Örgüt, en son Türkiye içine yönelen DAEŞ terörünü de fırsata çevirerek, Türkiye’ye yönelik terör saldırılarını 90’lı yıllar dönemine döndürdü.
16- Çözüm sürecinde PKK’nın sabotaj ve terör saldırıları olurken, paralel yapının darbe girişiminde bulunması ve hücre tipi terör örgütlerinin eylemlere başlaması tesadüf değil.
17- Ancak PKK’nın, ‘Kürt siyaseti’nin güçlendiği, PKK’nın Suriye kolu olarak bilinen PYD’nin DAEŞ’le mücadele kapsamında ABD ve Avrupa’dan destek gördüğü bir dönemde, üstelik DAEŞ’le birlikte Türkiye’yi hedef alması büyük bir hata oldu.
19- PKK’yı ‘terör örgütü’ listesine almasına rağmen, özellikle ‘Çekiç güç’ dönemi ve 1 Mart tezkeresi sonrasında örgüte destek veren ABD ve AB bu kez Türkiye’den yana tavır koydu. 20- Türkiye’nin ABD öncülüğündeki DAEŞ’le mücadele koalisyonuna aktif katılımı, bu desteği kalıcı kılar.
Yeni dönem stratejisi:
21- Çözüm süreci terör örgütünün Türkiye’ye karşı silah bırakması hedefiyle başlamıştı, o noktada dondu.
22- Ancak Türkiye Kürt sorununun çözümünden Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ne yükselttiği demokratik ve sosyal süreci devam ettirecek, kazanımlardan geri adım atmayacak.
23- Ancak bu süreci de silah gölgesine almaya çalışan terör örgütüyle mücadele üç temel noktada sürecek: Sınır ötesinde, sınır içi dağ yapılanmasına yönelik ve şehirlerdeki yapılanmaya yönelik.
24- Hedef, kendi inisiyatifiyle Türkiye üzerinden silahı çekmeyen terör örgütüne bunu ‘zorla’ yaptırmak ve çözüm sürecine yeniden zemin hazırlamak.
25- Bu mücadele, eş zamanlı olarak hücre tipi örgütler ve DAEŞ’i de kapsayacak.
Operasyonların çerçevesi ve kapsamı:
26- Kandil ve çevresindeki PKK hedeflerine yönelik başlatılan hava operasyonlarında, örgütün Türkiye içindeki dağ ve şehir yapılanmasına destek sağlayan silah ve mühimmat depoları, iletişim merkezleri ve intikal yolları imha edildi. Örgütün Türkiye içinde eylemleri destekleme kapasitesi kırıldı.
27- Operasyonlar Kandil’in kendini yeniden inşa etmesine izin vermeyecek şekilde devam edecek.
28- Örgütün şehir kadrolarını yöneten isimlere yönelik operasyonlar da devam edecek. Her operasyon, bu isimlerden daha fazlasını ortaya çıkarıyor ve operasyonlar genişliyor.
29- Eş zamanlı olarak PKK’nın ‘kanton’ ilan ettiği bazı HDP’li ilçe belediyelerinde, vergi adı altında haraç toplayan, yol ve kimlik kontrolü yapan ‘asayiş birlikleri’nin dağıtılması sağlanacak.
30- İç operasyonlar örgütün halkı tehditle oy kullanmaya zorlama, vergi vb adlar altında haraç toplama, baraj, yol gibi yatırımları sabote etme, yol kesme, adam kaçırma, infaz, araç yakma, kimlik kontrolü gibi eylemleri son bulana kadar sürecek.
31- Bunlardan tek biri dahi durdurulmazsa çözüm süreci yeniden başlamayacak.
32- Bu yeni ‘terörle mücadele’ sürecinin hedefi, sadece ateşkes ya da eylemsizlik değil, örgütü silahlı unsurlarını sınır dışına çekmeye, Türkiye’ye karşı terörden vazgeçmeye zorlamak.
33- Türkiye halkın örgüt baskısından kurtulması ve asayişin sağlanmasıyla birlikte ‘çözüm süreci’ni buzdolabından çıkarmayı hedefliyor.
34- Bu süreçte HDP’nin de örgüt gölgesinden kurtulması ve kendi sivil siyasetini güçlenecek politikalar üretmesi halinde ‘sabotajlara’ rağmen nihai çözümün sağlanması mümkün olacak.
35- Sürece herhangi bir dış müdahale veya katılıma izin verilmeyecek.