Neye şaşırıyoruz? Hangi gelişmeyi hayretle izliyoruz? Dünya yeniden düzenlenirken, bölgemizin ve İslam coğrafyasının kodları yeniden yazılmak istenirken, Türkiye tüm bunların dışında mı kalacaktı?
Neden herşey bugün ortaya çıkmış gibi davranıyoruz? Bugün ortaya çıkan çatışmalardan hangisine yabancıyız? Hangisi yakın, hatta uzak tarihimizde örneği/benzeri olmayan gelişmeler? Anglo-Sakson zihniyetin hormonlu gövdesini Atlantik ötesinde yönetenler ‘Türkiye’de oluyor? Nakşi-Nurcu kavgası devam ediyor mu?’ diye soracak kadar fikir sahibi de, biz neyi anlamakta güçlük çekiyoruz Allah aşkına!
II. Abdülhamid, bu topraklarda tahttan indirilmedi mi? Onu indiren ittifakla bugün Başbakan Tayyip Erdoğan’ı tasfiye etmek isteyen yapı arasındaki benzerliği, akrabalığı ve kod ortaklığını farketmek bu kadar mı zor!
Türkiye, yeniden tarih sahnesinde yerini alırken, elbette imparatorluğun çöküş sürecinde sarıldığı ‘ulusalcı’ kodları bir kenara bırakacak; siyasi sınırlarını aşıp doğal sınırlarında hareket edebilmek için yeni bir ‘oyun teoris’ini hayata geçirecekti.
İşte tam da bu nedenle, bu yükselişi durdurmak için, sözüm ona uluslararası alanda faaliyet gösteren, ancak dünyaya bakışı, vizyonu ‘taşra’ya sıkışıp kalan, eklektik, ulusalcı zihniyetten ayrışamamış ve asla ümmet tasavvuru olmamış bir yapı tercih edilecekti. Buna mı şaşırıyoruz!
***
Yılın son yazısında daha keyifli bir gündemi aktarmak, en azından güzel bir yılı geride bıraktık demek isterdim. Ne çare ki Türkiye uzun yıllar boyunca tarihsel yükselişine destek verir gibi davranan bir yapı eliyle uçurumun kenarına getirildi.Öyle bir viraja girdik ki, burada yaşanacak büyük bir kaza, ülkeyi seksenli yıllara değil, bizzat 1960 darbesinin güçler dengesine götürebilir.
Son HSYK hamlesi gösterdi ki, fırsat ve zemin bulunduğu takdirde 27 Mayıs zihniyeti, farklı görüntüler altında yeniden hortlamaya müsait. O dönem yüksek bürokrasi (ordu ve yargı)-İstanbul sermayesi-medya eliyle ülkeyi yönetenler, bugün benzer bir arayışın peşindeler.
Türkiye’yi Suriye konusunda ilk yalnız bırakan kim? Batı ittifakının Şam’daki zalimi yerinde tutacağını görüp anında geri çekilen hangi yapı? Türkiye’nin Irak politikasında elde ettiği stratejik derinliği sürekli olarak zedelemeye çalışanlar kim? Peki ya İran’a savaş açılması için çalınan tamtamlara ayarlı bir kurguyla yola devam edenler?
Hepsinden ötesi, kendisinin etkin olamadığı Kürt sorununda yüz seksen derece dönüş yapıp, müzakere adına, nefes alma adına ne varsa baltalama gayretine girişenler kim? Türkiye’nin yakın coğrafyadaki en büyük ittifakı olan Kürtlerle arasını bozmak için hamle yapanlar, sözgelimi Mustafa Balbay’a özgürlük, BDP’lilere zindan diyen güç hangisi?
***
İşin ekonomik boyutu o kadar ayan beyan ortada ki, söylenecek söz yok. Yeni İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın dün TRT’ye yaptığı açıklamalara bakmak herhalde yeterli. Bu büyük vurgun elbette ortaya çıkar; ama tam da Türkiye’nin yeni bir ekonomik yapıyı inşa etme arefesinde olduğu bir dönemde böyle bir operasyonun varlığı üzerinde daha çok düşünmek gerekiyor.
İkinci operasyon listesi diye medyaya servis edilen isimlere ve firmalara bir bakın. Kimin hangi ticari faaliyette neler yaptığını elbette bilemem. Ama bu listenin ortak bir profili hedef aldığı, bunun da yükselen yeni aktörler olduğu çok açık.
2014 zor bir yıl olacak. Ama bu virajı dönen Türkiye’nin çok daha güçlü olacağını da unutmayalım. Hepinize daha ferah ve huzurlu bir yıl diliyorum.