Hafta sonu LYS (Lisans Yerleştirme Sınavları) sonuçlarının açıklanmasıyla, 2 milyona yakın adayı ilgilendiren bu yılki üniversite giriş maratonunun yerleştirme hariç en heyecanlı kısımları bitti. Sonuçlardan çıkarabildiğim birkaç mesajı kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.
Test ortalamaları
LYS testlerinin ortalamaları, geçen yıllar olduğu gibi, genel olarak düşük. Örneğin, 50 soruluk LYS Matematik testinin ortalaması lise son sınıfı henüz bitiren adaylar için 10,58; 30 soruluk LYS Fizik testinin ortalaması ise 6,01. Bu ortalamalar, eski mezunları dâhil ettiğimizde, daha da düşüyor.
Adayların LYS sonuçları, hangi soruları yapıp hangilerini yapamadıkları ve dolayısıyla eğitim sistemimizin sonuçları hakkında çok net bir fotoğraf sunuyor. Ancak, biz sınav sonuçlarını maalesef sadece öğrencileri sıralama ve böylece yerleştirme amacıyla kullanıyoruz.
Sınav sonuçlarının eğitim sistemini iyileştirme amacıyla kullanılması konusunda MEB, YÖK ve üniversitelerin çok kapsamlı işbirliğine ihtiyaç var. Örneğin, sınav sonuçlarının konu bazında analizi, MEB’in müfredat güncellemelerine rehberlik etme potansiyeli taşıyor.
Aynı şekilde, sınav sonuçlarının cinsiyet, il, bölge ve okul türü gibi değişkenler çerçevesinde analiz edilmesi, eğitim politikalarının şekillenmesi açısından son derece önemli. Pozitif sonuçların öne çıkarılması da önemli. Örneğin, LYS sonuçlarına göre, genel ortalamalarda kızlar erkeklere göre bütün puan türlerinde daha başarılı.
Okul türleri
ÖSYM istatistikleri, LYS sonuçlarının okul türlerine göre dağılımını içeriyor. Tek başına bu dağılımlar bile Türkiye eğitim sisteminin çok ciddi bir sorununu açığa çıkarıyor. Yıllardır kabaca değişmeyen bu sonuçlara göre, liseler arasında büyük bir başarı farkı var.
Örneğin, bu yılki sonuçlara göre, Fen lisesi mezunlarının Matematik-Fen puan ortalaması 373 iken, bu ortalama Öğretmen Lisesi mezunları için 306, Anadolu Lisesi mezunları için 270, İmam Hatip Lisesi mezunları için 202, genel lise mezunları için 200, Endüstri Meslek Liseleri için 172’dir. Bu sonuçlar, Türkiye eğitim sisteminde okullar arasında çok açık bir başarı hiyerarşisi bulunduğunu göstermektedir. Bir insanın eğitim başarısı ve hayatı, önemli ölçüde 14 yaşında belirleniyor! Daha kötüsü, bu sonuçlar yıllardır kabaca böyle.
Sınavla öğrenci alma
Bilindiği üzere, uzun bir süredir Türkiye’de başta Anadolu Lisesi olmak üzere sınavla öğrenci alan lise sayısı son yıllarda sürekli artırıldı. 2010’dan itibaren ise genel liselerin tamamının Anadolu Liselerine dönüştürülmesi politikası benimsendi. Peki, bu sonuçlara nasıl yansıyor acaba?
Anadolu Liseleri açısından bu yılki sonuçlar, geçen yıla göre farklılık gösteriyor. 2013 LYS’de Anadolu Lisesi mezunu 163 bin adayın MF puan ortalaması 289 iken, 2014 LYS’de Anadolu Lisesi mezunu 2010 bin adayın MF puan ortalaması 270’tir. Puanlarda yıldan yıla değişiklikler olduğunu hatırlattıktan sonra, kabaca ifade edersek, Anadolu Lisesi mezun sayısı hızla arttığı halde, ortalama puanlar -diğer lise türlerine göre daha fazla- düşmüştür.
Şimdi biraz geriye doğru gidelim ve okullar arasındaki başarı farkının neden kaynaklandığını soralım. Bunun en temel sebebi, fen, sosyal bilim ve Anadolu öğretmen gibi “başarılı” liselere sınavla yani seçerek öğrenci alınması. Dolayısıyla, yıllardır sınavla öğrenci alan okullar ile sınavsız öğrenci alan liseler arasında büyük bir başarı farkı var. Ancak, Anadolu Lisesi mezunlarının sayısı önümüzde yıllardan itibaren hızla arttıkça, bu liselerin ortalama başarılarının düşeceğini öngörebiliriz.
Zaten Türkiye eğitim sisteminin bundan sonraki büyük imtihanı, okul türleri arasında farklardan ziyade, aynı okul türü içerisindeki farklılıklar olacak gibi görünüyor. Zira bu yıldan itibaren bütün liselere öğrenciler TEOG puanlarına göre sıralanarak yani sınavla alınacak.