Futbolda dünya kupasını evine götüren Almanya oldu. Disiplin, çalışma, azim ve irade bu sonucu getirdi. Dünya kupası başladığında Avrupa futbolu-Latin Amerika futbolu karşılaştırmaları yapılıyor, Latinlere övgüler yağdırılıyordu. Yolun sonuna doğru ise, hezeyanlar başladı, en sonunda da Brezilya ve Arjantin’de yer yerinden oynadı, siyasi ortam bile yenilgilerden payını aldı.
Ancak futbol dünya kupası sonuçları konusunda biraz temkinli olmak lazım, zira Almanya kazanmamış olabilir. Kuzey Kore’de yapılan yayınlara bakarsak, dünya kupasını onlar kazanmış. K. Kore Japonya’yı 7-0, ABD’yi 4-0 ve Çin’i 2-0 yenmiş, finalde de Portekiz ile karşılaşmış, sonra onu da yenmiş dünya şampiyonu olmuş. Görüntüleri de var. Rakip ülkelere atıldığı ileri sürülen gol sayıları, muhtemelen düşmanlık oranını da ortaya koyuyor. Dolayısıyla topluma serpilmiş tohumların büyütülüp hasat edilmesini kolaylaştıracak skorlar seçilmiş. Ülkenin bu tür bir propaganda ile ayakta durabileceğini düşünen, ulusal bütünlüğü ve ideolojik harcı bu şekilde sağlayabileceğini sanan K. Kore yöneticilerini tebrik etmek ve 2014’ün en başarılı kamu diplomasisi kupasını kendilerine vermek lazım. Zira Alman takımı gibi çalışıp kupa almak normal bir durum. Önemli olan eleme turlarında elenen bir ülkenin kendisini şampiyon ilan edebilmesi.
En savaşkan ülke kupası
Dünya kupası sporla sınırlı değil, zaten olmamalı. Mesela en uzun süre savaşan, en fazla bomba atan, durup durup saldıran ülkeler için de bir kupa düzenlenmeli. Günümüz koşulları düşünüldüğünde, devletler arası savaş, iç savaş falan diye bir ayrım yapmak yanlış olur. Bu kupanın kuralı, devletin yaptığı saldırılar olmalı, nereye saldırdığı dikkate alınmamalı.
Bu tür bir dünya kupasının 2014 yarı finaline çıkış bile çok çekişmeli geçer, ama son dörde muhtemelen Ukrayna, Irak, Suriye ve İsrail kalır. Ukrayna büyük farkla, Brezilya gibi yenilir, final çekişmesinden ise İsrail açık ara birinci çıkar. En savaşkan ülke kupasını İsrail evine götürürken belki Kuzey Kore’nin bunu da canı çeker. Madem beyan esas, önce Japonya sonra ABD ile yaptıkları savaşı kazandıklarını ilan eder ve bu konuda da birinci olduklarını dünyaya duyururlar.
Suriye ve Irak’ta yas ilan edilir; bu iki ülkenin yöneticileri İran ve Rusya’yı suçlarlar ve keşke daha fazla silah verselerdi de Soğuk Savaş’tan bugüne kadar biz de savaşıp dursaydık diye hayıflanırlar. Bu arada Mısır ve Libya’daki yöneticilerin Brezilya ve Arjantin’in durumuna düşeceklerini de belirtmek lazım. O kadar uğraşmalarına rağmen ilk dörde kalamamış olmaları, muhtemelen kendilerini pek üzer.
En savaşkan kuruluş kupası
Dünya kupası, sadece devletlere verilmemeli, günümü dünyasında devletler kadar güçlü devlet dışı oyuncular var. En fazla terör yapan, en kritik yerlere eylem düzenleyen, en geniş teşkilata sahip olan, birden çok ülkede faaliyet sürdüren ve dış desteğini en başarılı biçimde gizleyen kuruluş yarışması da düzenlenebilir.
2014 dünya kupası favorileri arasında El-Kaide olmaz; o geçmiş senelerde kupa almış ve bugün bölünmüş bir örgüt. El- Nusra, El-Şebab, Boko Haram ve IŞID bu senenin yarı finaline kalırlar, muhtemelen seçici jüri içindeki birileri Müslüman Kardeşler ve Hamas’ı da listeye eklemeye kalkar, kavga çıkar, federasyona şikayetler falan olur. Ama muhtemelen final, Boko Haram ile IŞİD arasında olur ve IŞİD açık ara birinci ilan edilir. Kupasını evine götürür diyeceğiz ama, tam olarak müzeleri nerede bilemediğimizden adres vermekte zorlanıyoruz. Diğer kuruluşlar kaybetmenin burukluğunu yaşasalar da, IŞİD’in birincilik sevincini paylaşırlar. K. Kore’den kimse bu kupaya katılamaz, çünkü onlarda devlet dışı oyuncu yok.