Yılların, günlerin tasnifi farklı da olabilirdi, Nitekim Hicri yılbaşı daha farklı. Fakat farazi de olsa 2019’u bitirdik ve 2020’yi tüketmeye başladık. Elbette evvela yeni senenin ümmetimize, milletimize ve tüm insanlığa hayır getirmesini dileyelim. Mazlum coğrafyalar için gayretimiz ve duamız artsın, Allah hayırlı sonuçlara vasıl etsin bizleri.
Biz bilmeyiz O bilir! Muratlarımızı hayreylesin.
***
Dün bir vesileyle gündeme geldi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sudan’a yaptığı ziyareti konuştuk. Birleşmiş Milletler’deki Kudüs oylamasından sonraya denk gelmişti. Kelimelerim yetmez, Sudan halkının onu nasıl karşıladığını anlatmaya... Üniversite öğrencileri gözyaşlarıyla ve tekbir sesleriyle selamlamıştı Erdoğan’ı.
Ümmetin ne çok ihtiyacı var, dirayetli liderlere, sağlam iradelere. Cumhurbaşkanımıza gösterdikleri tazim tam da bu yüzdendi. Ümmetin ihtiyacı olan özgüveni, dirayeti, iradeyi temsil ettiği için gittiği Müslüman coğrafyalarda sevgiyle karşılanıyor hem. Kendisine yönelik nefret söyleminin sebebi de aynı aslında. Selahattin Eyyubi’yi durdurmak için etmediklerini bırakmadılar. Çünkü o tüm İslam dünyası için dirilişin sembolü. Kendisinden de bağımsız artık onun temsil ettiği şey...
***
İslam dünyası neden hep kan ve göz yaşı içinde diye sorup duruyoruz ya, sebep başkası değil. Düşman düşmanlığını yapar zaten, bu onun işi. Lakin İslam dünyasının liderlerinin içine düştüğü zelil ve sefil durumdur asıl sebep. Halkına ihanet eden sözde liderlerdir akan kanın, dökülen göz yaşının mesulü.
Mekke’nin emiri denilenlerin İsrail’i Filistin’e tercih etmesi, daha dün Cumhurbaşkanımızı bağrına basan Sudan’ın yeni yöneticilerinin bugün bir CIA ajanı olan Hafter’e yardım etmesi.
Mısır’ı mı konuşalım, Suriye’yi mi? Yoksa Doğu Türkistan’ı mı, Rohingya Müslümanlarını mı?
***
Türkiye’yi bu ümmet coğrafyasına sırtını dönmüş bir ülke olarak düşünebiliyor musunuz? Ama bu olsun isteniyor. Sinirleri alınmış bir Türkiye, iddiasız, söz dinleyen, ne uzayan ne kısalan, otur deyince oturan kalk deyince kalkan...
2013’ten bu yana ne yaşadıysak, işte bunun içindi. Ekonomik, siyasi, askeri her türlü taarruza uğradık. Direneceğimizi öngörüyorlardı tabii ki ama bu kadarını asla düşünemediler. İçerideki siyasi destekçileri yanılttı onları.
Milleti de muhatapları gibi sandılar. Zannettiler ki bu millet, “Libya’da ne işimiz var, Suriye’ye girmeyelim, PYD bize saldırmaz ki, 15 Temmuz tiyatro vs. diyenler gibi...
Zannettiler ki “Erdoğan’ı yedirmeyiz” diyenler bir avuç.
Oysa Erdoğan’ı müdafaa etmek Türkiye’yi müdafaa etmekti, İslam’ı müdafaa etmekti. Zaten bu yüzden işte ölesiye nefret ettiler ondan.
2019 son 7 seneyi de alıp gider inşallah. 2020, kaybettirdiklerimizi yeniden kazanmaya başlamanın miladı olur.