Önümüzde” derken muradım, malum, Fenerbahçe. Çarşamba ve Perşembe geceleri iki çok önemli maç izledik. Çarşamba gecesi Galatasaray dünyanın muhtemelen en güçlü üç takımından biri ile, Manchester United ile Old Trafford’da, deplasmanda oynadı, son senelerde izlediğim en keyifli maçlardan biri idi, Galatasaray harika oynadı, geleneksel zafiyetimiz yine devrede idi, gol atamadı, mağlup oldu ama dünyada birinci sınıf futbol takımlarından biri olduğunu gösterdi. Perşembe gecesi ise Fenerbahçe’miz Kadıköy’de Fransa’nın en güçlü takımlarından Olimpik Marsilya ile oynadı; sahadaki futbol, özellikle bizim oynadığımız futbol maalesef özlediğimiz düzeyde değildi.
İki gol attık ama farkı koruyamadık, gruba üç puanla başlayamadık. Ama temel sorun maçın sonucu da değil. Marsilya çok önemli bir takım, yenersin, berabere kalırsın, yenilirsin de, çok da önemli, hayati değil, futbol bu.
Ama çok önemli olan sahada oynadığın futbolun düzeyi, maçı kazanma isteğin, sahada doksan dakika, hatta şekilde görüldüğü gibi doksan dört dakika galibiyet kovalaman. Ve önemli taktik hata da yapmaman. Fenerbahçe maçını izlerken, atılan, yenilen gollerden de öncelikli olarak oynanan futbolun düzeyine kafam takıldı.
Fanatik bir Fenerbahçeli olarak ifade ediyorum, Galatasaray’ın Old Trafford’da Manchester United’a karşı sergilediği futbol, bizim, Fenerbahçe’nin, kendi sahamızda United’dan iki gömlek daha değersiz bir takıma karşı oynadığı futboldan en azından yirmi sene önde.
Fenerbahçe’nin, sonuca bile çok takılmadan, kafasını yormasını gereken temel konu da budur.
Unutmayalım, temel prensip, iyi, nitelikli futbolun iyi futbolcu ile oynacağı gerçeğidir. Fenerbahçe’nin ortalama futbolcu kalitesi Galatasaray’dan daha kötüdür. Bu durumun sonucunu bu sene kaçınılmaz olarak Süper Lig’de de yaşayacağız. Alex tartışmasına girmek istemiyorum ama mevcut geniş (!) kadro içinde futbol kumaşı en iyi futbolcu yine de Alex. Kadro tercihi yaparken, sahada oyuncu değiştirirken bu durumu göz önüne almamak kötü sonuçların belki de birinci sebebi.
2-0 önde olduğun maçın son 10 dakikasında topu yumuşatacak, ayağında tutacak, tempoyu ayarlayacak, 2-1’den sonra rakibi soğutacak Alex dışında kaç futbolcumuz var, merak ediyorum. Aykut Kocaman çok önemli bir teknik direktör ama futbolcu kalitemiz de ortada; bu durumda Aykut’un çok doğru koyduğu UEFA Finali ya da kupası hedefine nasıl ulaşacağız, bu da başka bir merak konusu. UEFA Finali için herşeyden önce iyi futbol, isabetli pas yüzdesi ve iyi futbolcu gerekiyor.
Hepsinden, hepsinden de önemli olmak üzere İYİ BİR YÖNETİM.