Sezonun henüz başı olduğundan Konya’daki Beşiktaş-Galatasaray maçında oynanan oyundan kendi adıma zevk almadım. Takımlar ideal 11’lerini oturtma düşüncesi içindeyken hem atletik hemde taktik anlamda yüksek yüklenmeden çıktığından ortadaki tablo tatsız tuzsuzdu.
G.Saray’da elle tutulur tek öne çıkan oyuncu Bruma’ydı. Rakip arkasına yaptığı koşular etkili olurken, topla adam eksiltme kısmını da geliştirmiş olduğu gözlerden kaçmadı. Tolga ile Selçuk yan yana uymadı. Sneijder, Podolski ve Sinan gol atmaktan uzaktı.
Geçen sezonun şampiyonu Beşiktaş ise en az 5 as oyuncusundan yoksun sahaya çıkmasına rağmen Galatasaray’a göre daha oyunsal ve taktik açıdan iyi göründü. Gomez’in yokluğunu Cenk’le tamamlamak ne kadar tutacak hep birlikte göreceğiz. Cenk hazırlık maçlarında takımın en önemli gol ayağıydı. Nitekim maçın ikinci yarısında Olcay’ın ara pasında mutlak pozisyonu dışarı atması Gomez’le kıyaslanamaz dedirtti. Cenk normal sürenin sonuna doğru iki pozisyonu daha harcadı.
G.Saray’da 4’lü defans; Lines, Chedjou, Hakan ve Carole yine kademe anlayışında ve eşleşmelerde sıkıntılıydılar. Galatasaray’ın zayıf karnının defans olarak ve sorun olarak yerli yerinde durması hem garip hem de çözüm üretilmemesi entresan bence. Sakatlanan Podolski’nin yerine giren Eren, ofsayta düşmede Burak’ı aratmadı.
Her iki takıma da baktığımızda öne çıkan iki isim Bruma ile Muslera desek yeridir. 100. dakikada temposu düşük, heyecanı az derbide Sneijder ortaladı, Hakan Balta kafayı vurunca G.Saray öne geçti. Aslan tam kupanın kulbundan tuttum derken, 107’de Chedjou, Quaresma’nın kafasını önlemek isterken ağları havalandırınca maç penaltılara gitti. Sevinen Galatasaray oldu.