Biliç, Liverpool maçı ve seyahatinin, oradan Eskişehir’e gidişin yıpranmışlığını önlemek; Liverpool rövanşına da hazırlanmak amacıyla olacak, ilk onbire Atiba ile Gökhan’ı koymamıştı. Pedro 18’de yoktu.
Takım ısınırken ağrıları artan Ba da tribüne gönderildi, yerine Mustafa girdi onbire. Ve 2.dakikada başı yarıldı iyi mi! Joker Necip, Ersan’la birlikte stoperdeydi. Biliç epey oynamıştı BJK’la. Ligde zor durumda olduğu için öncelikle savunma üzerine kurgulanan Eskişehir, topu kazandığında hızlı çıkışı ilke edinmişti. Eskişehir istediklerini yapabildi, ama Beşiktaş rakibini sindirecek hiçbir şey yapamadı! Savunmak, rakibi bozmak; oyun kurmaktan daha kolaydı kuşkusuz. Onun için oyunda istediğini yapan ev sahibi oldu. Beşiktaş topu bekletme huyuna geri döndüğü için, Eskişehir alan daraltmaya zaman buldu. Ve rakibi üzerine gelirken bıraktığı alanları hızla çıkarak değerlendirdi. Öyle ki Cenk’in bacak arasından yumurtladığı topu Kaan kovaladı da BJK’ın hiç bir savunma adamı Kaan’ı kovalamadı! Golü bu ihmal ve takipçiliğin ortak ürünü olarak yedi Beşiktaş.
İkinci yarıda da top Beşiktaş’ta iken oyun yavaşlıyor, Eskişehir’e geçtiğinde hızlanıyordu. Çünkü Beşiktaş’a hücum alanı yoktu, Eskişehir’e her yol açıktı! Beşiktaş’ın öne oynama cesareti kırıktı. Çıkarken çok top yitiriyordu. Biliç Motta ve Serdar’ı alıp Atiba ve Gökhan’ı sahaya sürdü. Üçlü savunmaya döndü. Atiba sağ gerideydi. Bu arada hakem Palabıyık’ın sarı kart yorumları da tutarsızdı. Eskişehir olanakları ölçüsünde amacına uygun oynayan bir takımdı. Rakibine hücum alanı vermedi. Ancak Beşiktaş uzun süre yanlış bir strateji ile mücadele etti. Yorgun, özgüvensiz ve beceriksizdi. 2 cephe fazla gelmişti açıkçası. Ve artık her oyuncu ile iyi işler yapamayacağını gördük. Mustafa, Ba’nın gölgesi kadar bile değildi dün.