2014 yılı önemli ama, tahmin edeceğiniz gibi, çok ilginç bir yıl olacak. 2014’ün ilginçliği belirleyici bir yıl olacak olmasından kaynaklanıyor.
İnsanlık tarihinde böyle yıllar vardır. Bu yıllara denk gelen zamanlar, yılların birikimini ve bu birikimlerden doğan gerilimleri boşaltan deprem yıllarını ortaya çıkartır. 20. yüzyılın başı da böyleydi. Örneğin 1914 yılı... Tam yüz yıl önce, Birinci Dünya Savaşı başladı. Bu süreçte, üç büyük imparatorluk, Avusturya-Macaristan, Rus-Çarlık ve Osmanlı- çöküyor, Avrupa’da ve Asya’da ulus-devletler dönemi başlıyordu. İşte bu dönem, tam da şimdilerde, bitmeye başladı.
Ancak şu günlerin, tam yüzyıl önceki dönemden temel farkı şu: Yüzyıl önce, oluşmaya başlayan ulus-devletlerin dayandıkları ekonomi, konvansiyonel silah sanayilerini yukarı çıkaran sektörlerin ekonomisiydi. İlk önce demir-çelik sonra petro-kimya sanayileri döneme damgasını vurdu. Bunların teknolojileri, örgütlü silahlı gücü olan devletlerin elinde toplandı. Krizi aşmak ve bu sektörlerin gereksindiği enerji kaynaklarına, pazarlara erişmek için topyekün savaştan başka çaresi yoktu sistemin... Şimdi böyle değil, üç büyük imparatorluğu yıkan ve dünyayı ulus-devlet sınırları (pazarları) ile bölen, paylaşan temel sektörler yerlerini bilgi temelli sektörlere bırakıyorlar. Bölünmüşlük değil, birleşmek öne çıkıyor ve teknolojinin dikey paylaşımı yerini, yatay ve hızlı paylaşıma dayalı yeni bir sürece ve bunun ekonomisine bırakıyor.
Stalin’in sektörleri ve mahkemeleri
Şu günlerde ve 2014’ün şu ilk gününden itibaren yaşadığımız her şeyin kökeninde inanın bu temel değişim vardır. İşte Türkiye’de yaşananlara bakın... Stalin’in, 1935-38 yılları arasında tezgahladığı ve Bolşevik devrimini yapan bütün muhaliflerini ve potansiyel muhaliflerini kurşuna dizdirdiği Moskova duruşmalarından ne farkı var, tam şimdilerde kurulan tezgahların... Stalin, daha sonra, 1946’da ‘Sovyetler demek, 50 milyon ton pik demir, 60 milyon ton çelik, 500 milyon ton kömür, 60 milyon ton petrol demektir’ diyecekti. Ama, aynı tarihlerde de ABD, milyonlarca ton petrol için Ortadoğu’da yeni tezgahların peşine düşecekti. Bütün soğuk savaş, demir, çelik, petrol ve silah sektörlerinin ayakta kalması için vardı zaten...
Savcı Vishinsky’in ve GPU’nun yöntemi
Bu arada şu Moskova duruşmalarından söz etmişken Stalin’in eli kanlı savcısı Vishinsky’in çok bildik bir yöntemine de değinmeden geçmeyeyim. O yıllarda bütün dünya, Bolşevik devriminin ‘sıkı’ önderlerinin çoğunun Moskova duruşmalarında ‘ben aslında Alman casusuyum, ben İngiliz gizli servisinin adamıydım’ gibi itiraflarda bulunmasını ve bilerek kendilerini kurşuna dizdirtmesini anlamamıştı. Ancak gerçeği Troçki, 1937’de,’Stalin’in Cinayetleri’ adlı kitabında ortaya koydu. Sovyet gizli polisi (GPU), bütün ‘itirafçıların’ eşlerini, çocuklarını rehin tutuyordu ve bunu, itiraf etmesini istediği kişiye ‘bizim istediğimiz itirafı yaparsan, yalnız sen kurşuna dizileceksin ama bu olmazsa seninle birlikte bütün aileni, yakınlarını kurşuna dizeceğiz’ diye söylüyordu. Tabii devrimin eski önderleri, yalnız kendilerinin kurşuna dizilmesini yeğliyor ve istenen ‘itirafları’ yapıyorlardı. Bakın, benzer sahneler, aynı zaman dilimi içinde, bizim İstiklal Mahkemeleri denen rezalette yaşandı. Daha sonra Seyit Rıza’nın 1937’de askeri mahmemede yargılanması da böyledir. Direnci kırılsın, pişmanlık getirsin diye,oğlu ile aynı saatlerde asılmıştır. ‘Seyit Rıza asılırken ileride oğlunun sesi geliyordu; kulun köleniz olam, gençliğime acıyın, öldürmeyin beni...’ (aktaran İhsan Sabri Çağlayangil; anılar)
Benzer uygulamaları Hitler faşizmi, kendinden olmayan herkese yaptı.
Ne kaldı geriye onlardan... ‘Ümitvar olunuz!’
Şimdi bütün bunların bir benzerini 2013’ün son günlerinde yaşamadık mı? Türkiye’de şu günlerde yaşananlar işte bu çok bildik uygulamanın bir başka biçimidir ve biliyorsunuz, TV ekranlarından da izlediniz, bunu bir bakana yaptırttılar.
Ancak isterdim ki, işte bir yıl bitti; bütün bunlar da bu biten yılla birlikte geride kalsın diyeyim... Bunu demek, ne yazık ki, çok zor... Bunlar devam edecek...
Çünkü yeniye, gelmekte olana direnen, yalnızca bir sosyal yapı, siyasi bir görüş, bir muhalefet unsuru değil, yeniye, gelmekte olana direnen Stalin’den, Hitler’den, Şeyh Sait’in, Seyit Rıza’nın katillerinden kalma seküler-faşist ulus devlet paradigmasının son aparatları...
İşte bundan dolayı 2014 zor geçecek. Ama hep diyorum ya, Bediüzzaman gibi söylemek lazım, yeni yılın şu ilk günü; ümitvar olunuz... Görüyorsunuz işte, Stalin’in savcısı Vishinsky’den geriye ne kaldı, ondan öte Stalin’den ve benzerlerinden geriye ne kaldı. Tekrar edelim o zaman; ümitvar olunuz, hak ve haklı kazanacak... Herkese barışın ve her alanda çözümün hakim olduğu bir yıl dilerim...