Çanakkale savaşlarında Osmanlı’nın iki zaferi vardır: Birincisi 19 Şubat 1915'te başlayıp 18 Mart'ta kazanılan Deniz Zaferidir.
İkincisi de 25 Nisan 1915'te başlayıp8 Ocak 1916'da biten Çanakkale Kara Savaşları’dır.
18 Mart 1915 günü elde edilen büyük deniz zaferinin asıl kahramanları, önce boğazı savunma kararını sağlayan II. Abdulhamid sonra da denizcilerimizdir.
Eğer II. Abdulhamid'in o tarihi tavrı olmasaydı İttihat ve Terakkiçiler daha baştan boğaz savunmasını terk etmişlerdi.
***
19 Şubat 1915 tarihinde düşman donanması Çanakkale Boğazı'na hücum etmeye başlamış, boğazın girişini ele geçirmişlerdi. Donanma Komutanı Amiral Carden İngiltere'ye bir telgraf çekerek, "14 gün sonra İstanbul'da olacağız" diye yazmıştı.
İttihatçılar artık savunmamızın dayanamayacağına inanmışlar başkent İstanbul'un boşaltılarak Eskişehir ve Konya'ya nakledilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına karar vermişlerdi.
Eskişehir ve Konya'da padişahın meclisin ve bakanların yerleşeceği binalar ayarlanmış tefrişi yapılmıştı.
***
Anadolu'ya geçme planları yapılmıştı ama bir sorun vardı.
İttihatçıların tahttan indirdikleri sabık sultan II. Abdulhamid, Beylerbeyi sarayında zorunlu ikamete tabiydi ve onu da götürmek gerekiyordu.
İstanbul'da bırakılırsa işgal güçleri onu padişaha karşı kullanabilirdi.
Dahiliye Nazırı Talat Paşa'nın başkanlık ettiği bir heyet durumu Beylerbeyi’ne giderek anlatma kararı verdi. Gittiler, paşa durumun nezaketini anlattı. Sabık Sultan paşanın sözü bitince konuşmaya başladı.
***
"Şevketli biraderimin hak-i paki şahanelerine arz-ı ubudiyet ederim. Endişeleri gayri varittir. Eğer dokunulmamış ise Çanakkale'yi ben zamanında fevkalade tahkim etmiştim. Oradan hiçbir donanmanın geçmesi kabil değildir. Amma farzı muhal olarak öyle bir felaket başa geldiği takdirde Hakan'ın yapacağı şey tacını tebaasını terk ile kaçma zilletini işlemek değil, eyvanı payitahtının taşları altında canını feda etmektir. Hazreti Fatih bu beldeyi küffar elinden fethettiği zaman Bizans imparatoru Kostantin kaçmayıp harp ede ede yıkılan kalelerinin altında can vermek kahramanlığını göstermiştir. Biz Fatih'in soyu, Kostantin'den geri kalmayız. Zat-ı şahaneye böylece arz edin müsterih olsunlar ve ezeli iradeye boyun eğsinler. Şuradan şuraya kımıldamasınlar. Düşman buraya giremez. Bana gelince ben artık bir yere gitmem. Yegane arzum burada ölmektir. Biraderimden ve hükümet-i seniyyeden bu arzuma yardımcı olmalarını dilerim" der, herhangi bir cevaba mahal bırakmadan kalkıp odadan çıkarak görüşmeyi bitirir.
33 yıl Osmanlı mülkünü idare etmiş bu tedbirli padişahın kararlı ve isabetli davranışıdır ki Çanakkale Boğazı'nın geçileceği ihtimaline kanaat getiren maceracı İttihat ve Terakki iktidarını bu karardan vazgeçirmiştir. Çanakkale’de savunma böyle başlamıştır.
***
Osmanlı donanmasının döktüğü mayınları temizleyip boğazı aşarak İstanbul'u işgal etmeyi planlayan düşmanın hiç beklemediği tedbiri Müstahkem Mevki Komutanı Cevad Paşa alır. Her ihtimale karşı yedekte tuttuğu 26 mayını gece Karanlık Liman'a gizlice döşetir.
Düşman gemileri hiçbir şeyden şüphelenmeden Karanlık Liman'da rahatlıkla seyrediyor ve büyükinfilaklarla sarsılıyor, kimi aldığı yaralarından dolayı hemen batıyor, kimi onarılamayacak yaralar alarak savaş alanını terk ediyordu.
İşte,18 Mart zaferimizin asıl kahramanları savunmayı sağlayan Abdulhamid Han, Cevad Paşa ve Nusret gemisinin fedakar mensuplarıdır.
Mekanları cennet olsun.
HAMİŞ:
Daha önce yayınladığım bu makalenin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. (https://www.yenisafak.com/arsiv/2006/mart/18/rtosun.html )